Annen üzülmesin diye sustuğun, kafanı yastığa gömerek ağladığın zamanlar oldu mu? Nefesinin darlaştığı, göz yaşlarının yastığı sırılsıklam ettiği, çığlıklarının o yastığın içinde sonsuza dek kaybolduğu zamanlar oldu mu hiç? Benim oldu. Sabahına gözlerimin şiştiği bir güne uyanmak insanın kendine acımasına sebep oluyor. Kendime acıyorum. Bu kadar basit mi diyorum bazen kendini bu kadar yıpratmak. Yoksa ben kendimin katili miyim? Kendini içten içe yok eden, karanlık sularda kendini boğan. Ben miyim. Bilmiyorum. Tek bildiğim yok olacak tek zerremin dahi kalmaması. İçim çürüyor, o karanlık toprağa gömülüp etimin fareler tarafından yendiğini hissediyorum bazen. En azından bir işe yarıyor diyorum bedenim. Kusura bakmayın fareler, ciğerlerim biraz siyah. İdare edin, sigaram vardı. Affola.
"Demez mi anası, topallığına bakmadan benim kızıma göz koymuş diye? Der. Bu konuyu bir daha açma anne."
******
"Seni yaktım, kül ettim ruhumda; ama yine bana senin kokun geldi. Meğer ben seni küle çevirirken, ruhum iradesizce kokunu saklamış," dedi gözlerime bakarken. Sözleri dudaklarından her saçıldığında, benim cehennemden farksız kuyularım harlanarak coşkunca alevlendi ve onun sözlerinin ucunu yaktı, tutuşturdu. Yakmalı ya da yanmaya hazır olmalıydım.
GÜL KOZASI İSMİ İLE YAYINLANAN İLK KİTAPTIR.
13.08.2020 tarihinde yayımlanmaya başlamıştır.
HİKAYE ŞAHSIMA AİTTİR. ÇALINMA DURUMUNDA YASAL İŞLEM BAŞLATILACAKTIR...