Story cover for Kalbini Aya Ver by JayAckles
Kalbini Aya Ver
  • WpView
    Reads 538,268
  • WpVote
    Votes 11,968
  • WpPart
    Parts 25
  • WpView
    Reads 538,268
  • WpVote
    Votes 11,968
  • WpPart
    Parts 25
Complete, First published Feb 03, 2014
Ay göğe yükselirken tüm duygular yeryüzüne damlayacak. Tek tek toplayacağız onları, avucumuzun içine alacağız. Gözlerini kapat, diyeceğim, sen gözlerini kapattığında dudağının kenarından öpüp sevgi duygusunu serpiştireceğim yüzüne. Yüzünde parıldayan sevgi parçacıkları, içerisine tutkuyu da katıp karmaşıklaşacak; aşk olacak.

Ay'ın fısıldadığı cümleler kulağımıza dolarken kelimelere beraber anlam yükleyeceğiz. Mutluluk duygusu da sevgiye karıştığında kalbimiz Ay'a yükselecek. Biz huzurla gökyüzünü izlerken, kalbimiz tamamen Ay'a ait olacak.

Ay, hislerimizin en büyük şahididir.
All Rights Reserved
Sign up to add Kalbini Aya Ver to your library and receive updates
or
#160ay
Content Guidelines
You may also like
Kaybedilmiş Hazlar by CHERRYLADYY
7 parts Ongoing
"Akın!" dedim, çığlık atarcasına. "Ela, git buradan." Dudağındaki yara, iki kelimesiyle daha da açılarak kanamasını arttırdı. Onu zerre umursamadan aramızdaki mesafeyi hiçe indirdim. Burnu, kaşı ve dudağı çok kötü kanıyordu. "Seni bu halde bırakacağımı düşünüyorsan tam bir aptalsın." Tir tir titreyen elim, kanayan kaşına dokunmak için havalandı ki yüzünü hışımla benden uzaklaştırdı. "Elin kirlenmesin," dedi, bahsettiğinin kandan çok daha fazlasını anlatırcasına. "Kirlensin," dudaklarım, buruk bir gülümseme ile kıvrıldı. Omuzlarım, umursamazca hareketlendi. "...sen yıkamaz mısın?" Hangi benliğim, onun dibinden ayrılmamaya yeminli? Parmağımı üstüne bastıramadığım bir şey, kontrolü eline alıp beni onun karşısında bu hale düşürdü. İlk günden bu yana inatla durduğum yer; hiç değişmedi. Değiştiremedim... "Ela-..." dertli bir nefesle sarf ettiği ismim, tenimi yalayıp geçen bir meltem misali iç gıdıklayıcı. "Akın." dedim, onun ıssızlığını yok edecek bir netlikte. Göz kapakları yorgunlukla kapandı. İlk kez, beni bu kadar içeri aldığını fark etmemle göğsümdeki yumru kendini, dengem ise varlığını kaybetti. Korkakça bir kez daha uzandım kaşındaki yaraya. Bu sefer kaçmadı, belki de kaçamayacak kadar yorgun... "Canın çok acıyor mu?" Ağlamaklı sesim, kendime dahi yabancı. Ben çocukken bile bir elin parmağını geçmeyecek kadar düştüm. Açık bir yaranın acısını unutalı seneler oluyor lakin bu, onunla hikayemizin başından beri yaptığım en iyi şeyi gerçekleştirmeme engel değil. Empatiyi... Parmak uçlarım, elmacık kemiklerinin üzerine dokunduğu vakit ürperişini dikildiğim yerden gördüm. Saniyeler sonra buz kesmiş elimin üzerine kapanan sıcacık avucu ile sıra bana geçti. İsmini koyamadığım bir hissiyatla döndü başım. Birazdan sarf edeceği o sözcükler ise kaderime öyle bir düğüm attı ki
EMANET by aysegulkalayzengin
51 parts Complete
Bebeği lösemi olan Arslan ile kardeşinin beyninde tümör olan Ayşegül, çaresizlik dolu bir dönemde kaderin ağlarını örmesiyle karşılaşır. Onların çaresizlikten başlayan zoraki evlilikleri, acaba güçlü bir aşka yuva olabilecek miydi? "Sakin misin?" diye sorduğunda, iyice yaklaştı. "Sakinim." Onun sözlerinden cesaret alarak, dudaklarıyla dudaklarına dokundu ama ansızın yüzüne yediği tokatla, şaşkına döndü. Ayşegül'ün tedirgin bakan ela gözleri, kırpışan kirpiklerinin altında fazlasıyla masum duruyordu. "Özür dilerim." "Önemli değil... Şimdi ben seni tekrar öpeceğim ve sen bana tokat atmayacaksın." "Sen öpeceksin, ben tokat atmayacağım." "Aynen öyle..." "Tamam." "Öpüyorum." "Öp..." "Tokat yok?" "Tokat yok." Arslan, dudaklarını hafifçe onun dudaklarına değdirdiğinde, Ayşegül istemsizce geri çekildi. Onun gerilemesiyle, Arslan ona doğru yaklaştı. "Kaçarsan olmaz." "Kaçmamam lazım, evet!" "Ayşegül, sakin kal..." "Sakinim. Gayet sakinim!" Karısının titreyen ellerini tuttu ve dudaklarına götürüp öptü. Onu yatıştıracak başka bir çare bulamamıştı. Onun derin bir şekilde nefes almasıyla, rahatlamaya çalıştığını gördü ve tekrar denedi. Dudaklarını onun dudaklarına yakınlaştırdı ve ansızın Ayşegül'ün onu öpmesiyle şaşkınlığa uğradı. Geri çekilen Ayşegül, telaşla söylendi. "Çok pardon! Sen öpecektin, ben tokat atmayacaktım! Ben yanlışlıkla öptüm!" Arslan, kıza şaşkınca baktı. Bu kız gerçek miydi? "Biz öpüşmeye bu kadar zaman harcadıysak, gerisi..." diyen Arslan, geri çekilip önüne döndü. Ne yapsaydılar acaba? Sakin yaklaşınca, becerememişlerdi. Bir anda mı olsaydı? Bir de onu denemek isteyerek tekrar karısına döndü ve ansızın dudaklarına yapıştı. Uzun öpücüğü, nefes almak adına sonlandığında, tekrar yanağına yediği tokatla şaşkınlığa uğradı. "Ayşegül, tokat yok demi
You may also like
Slide 1 of 10
Kaybedilmiş Hazlar cover
YÜREĞİM ESİR KALMIŞ YÜREĞİNDE(DEVAM EDECEK YAKINDA) cover
Gölgeler Uzandığında cover
EMANET cover
SOYKAN +18 cover
BİR MASAL MİSALi cover
Çalı Dikeni ✔️ cover
Peki Ya Sonra? cover
Korumam (+18)  cover
Döneceksin Diye Söz Ver cover

Kaybedilmiş Hazlar

7 parts Ongoing

"Akın!" dedim, çığlık atarcasına. "Ela, git buradan." Dudağındaki yara, iki kelimesiyle daha da açılarak kanamasını arttırdı. Onu zerre umursamadan aramızdaki mesafeyi hiçe indirdim. Burnu, kaşı ve dudağı çok kötü kanıyordu. "Seni bu halde bırakacağımı düşünüyorsan tam bir aptalsın." Tir tir titreyen elim, kanayan kaşına dokunmak için havalandı ki yüzünü hışımla benden uzaklaştırdı. "Elin kirlenmesin," dedi, bahsettiğinin kandan çok daha fazlasını anlatırcasına. "Kirlensin," dudaklarım, buruk bir gülümseme ile kıvrıldı. Omuzlarım, umursamazca hareketlendi. "...sen yıkamaz mısın?" Hangi benliğim, onun dibinden ayrılmamaya yeminli? Parmağımı üstüne bastıramadığım bir şey, kontrolü eline alıp beni onun karşısında bu hale düşürdü. İlk günden bu yana inatla durduğum yer; hiç değişmedi. Değiştiremedim... "Ela-..." dertli bir nefesle sarf ettiği ismim, tenimi yalayıp geçen bir meltem misali iç gıdıklayıcı. "Akın." dedim, onun ıssızlığını yok edecek bir netlikte. Göz kapakları yorgunlukla kapandı. İlk kez, beni bu kadar içeri aldığını fark etmemle göğsümdeki yumru kendini, dengem ise varlığını kaybetti. Korkakça bir kez daha uzandım kaşındaki yaraya. Bu sefer kaçmadı, belki de kaçamayacak kadar yorgun... "Canın çok acıyor mu?" Ağlamaklı sesim, kendime dahi yabancı. Ben çocukken bile bir elin parmağını geçmeyecek kadar düştüm. Açık bir yaranın acısını unutalı seneler oluyor lakin bu, onunla hikayemizin başından beri yaptığım en iyi şeyi gerçekleştirmeme engel değil. Empatiyi... Parmak uçlarım, elmacık kemiklerinin üzerine dokunduğu vakit ürperişini dikildiğim yerden gördüm. Saniyeler sonra buz kesmiş elimin üzerine kapanan sıcacık avucu ile sıra bana geçti. İsmini koyamadığım bir hissiyatla döndü başım. Birazdan sarf edeceği o sözcükler ise kaderime öyle bir düğüm attı ki