"Seni parçalamamı, yok etmemi ve mahvetmemi istiyorsun. Ama ben bunların hiçbirini yapmayacağım. Sen çoktan parçalanmışsın ve biraraya gelmeyi bekliyorsun. Seni yok etmeyeceğim. Ben seni var edeceğim, Hayat."
******
Parmak uçlarım, tozlu duvarda dans ederken, bir çıkıntıya takıldı ve ışıklar açıldı. Karanlığın boyundurluğundan çıkan gözlerim, afalladı. El bileğimden bir damla, karmaşık yollar izleyerek, serçe parmağımdan süzülüp yere düştü. Bakışlarımı kirli zemine çevirdiğimde beyaz bir damla gördüm. Ellerimi kaldırdım ve korku içinde, beyaza bürünmüş parmaklarıma baktım. Bilinçsizce duvarda gezdirdiğim parmaklarım, duvara gururumu temsil eden beyaz sıvıyı bulaştırmıştı. Tırnaklarımla duvara bulaşan beyaz sıvıdan kurtulmak için kazımaya başladım ama her seferinde gururumu duvarlara biraz daha bulaştırdım. Her darbede duvarlar daha da beyaz oldu. Gururumdan kurtulmak isterken, daha çok bağlanıyordum. Beyaza boyanmış duvarlardan kurtulmak için odadan çıktım. Duvarları görmediğim sürece gururumdan kurtulacağımı düşünmüştüm.
Ama beni eser ne parmaklarımdaki beyaz sıvıydı ne de duvarlardı. Beni esir eden gururumdu. Ve gururumdan kurtulmadığım sürece mutlu olamayacaktım.
Bu yüzden sana doğru bir adım attım.
Ve bu, senin ölümün oldu.
İlk yayınlanma tarihi: 08.09.2017
****
Kapak tasarımı: @voyante
Tek davası okumak olan Avin Mirşad.
Bin derdin dermanı olan Maran Mirşad.
"Mardin şahidim Maran yüreğimin güneşisin. Dışımı aydınlatırken yüreğimi yakansın."
Hayatın acımasız döngüsü içerisinde birbirlerine denk gelen iki insan.
"Mezopotamya şahidim Avin. Hem gecem hem gündüzümsün. Sen benim gökyüzümsün."
Herkesin bir yarası var. Güneş kadar yakıcı, gece kadar karanlık.