6 parts Ongoing Tam ayağa kalkacağım sırada Sıla'yla Doğukan'ın yakın arkadaşı buraya doğru geliyorlardı.Hemen saklanmam lazımdı.Duyduğumu öğrenirlerse her şey daha da berbat olabilirdi.Koşar adımlarla bir ağacın arkasına saklandım.
Ve onların gülerek buraya girecekleri sırada tatlıcının manzarasıyla karşılaştıklarını anlayabiliyordum.Sesleri çıkmıyordu çünkü.
"Sıla..."
"Oğuz..."
Koşar adımlarla ikisi de içeri girdiklerinde bende saklandığım yerden çıktım.Gidiple gitmemek arasında kalınca gitmemeyi tercih ettim.Eski pozisyonumu alarak dinlemeye devam ettim.
"Ne oldu burada?"
"Bir şey yok Doğukan ufak bir kriz geçirmiş sadece."
"Ufak mı abi?"
"Her neyse Oğuz,Çilay'ı gördünüz mü?"
Kasıldığımı hissettim.
"Yok görmedik.Sen gördün mü,Sıla?"
"Görmedim ki."
"Emin misin,Sıla?"
"Eminim."
"Ne yapacaksın ki,Çilay'ı?"Sıla'nın endişeli sesini ben buradan bile duyabiliyorken onlar nasıl farketmezlerdi ya da farkedip susmayı mı tercih ediyorlardı?