Yağmur yağdığından dolayı duvarlar ıslaktı ve üstümdeki hırkanın ıslandığını hissedebiliyordum. "Sessiz ol ve ben söyleyene kadar yüzünü göğsümden ayırma" elini başımın arkasına koyup yüzümü göğsüne gömdü. Kafamdaki binlerce cevapsız soruyu kenara itip sözünü dinlemeye karar verdim. Önüme düşen saç tutamlarını kulağımın arkasına sıkıştırdım ve yanlışlıkla elim soğuk bir şeye çarptığında ne olduğunu görmek için başımı aşağı çevirdim. Mat, gümüş renkteki silahı görmemle aklımdaki sorulara bir yenisi daha eklendi. "Kimdi bu çocuk?"