Elya.
17 yaşında, üniversite sınavına hazırlanan, ailesinin gözbebeği güzeller güzeli bir kız. Arkadaş grubunun "en"lerinden. Yüz elli bin abonelik bir YouTube hesabı var ve boş kaldığı vakitlerde psikoloji ile ilgili şeyler yazıyor. Bu derece hayat dolu, yaşama karşı bu kadar aktif bir kızın hiç bir derdi olmamalıdır öyle değil mi? Ama öyle değil işte. 12 yaşından beridir yani 5 yıldır sevdiği Baran'a bir türlü açılmayan Elya'nın sırrını öğrenen en yakın arkadaşı Nil, kankalık kitabının bilmem kaçıncı maddesine dayanarak Elya'ya ufak çaplı şeker mi şeker oyunlar oynarsa ne olur? Evet, okurken kafanız karıştı belki..Bu yüzden vakit kaybetmeden Elya'nın hayatına dahil olun!
Ben : anneni ara.
Oğuz:ne ?
Ben: sen sinem teyzenin oğlu değil misin?
Annen onu aramanı söylüyor.
Oğuz : peki bunu o niye söylemiyor ?
Ben : şarjı bitmiş?
Oğuz : şarjı bitmişse ben onu nasıl arayacağım peki ?
Ben yazıyor...
Ben çevrimiçi...
Ben : bir dakika oha doğru?
Şarjı bitmişse nasıl arayacaksın ?
Oğuz : bu küçük detayı yeni fark etmen gözlerimi yaşarttı.
Ben : sen bana Altan altan laf mı soktun ?
Hayırlı bir evlat olup annen ara demeden arasaydın böyle olmazdı 🙃
Oğuz : şimdi de sen mi bana laf sokmuş oldun?
Ben : haspinAllah sınanıyorum herhalde , git ara ne bilim ben ya.
Laf filan da sokmuyorum ayrıca.
Oğuz : sen kimsin ?
Ben: komşunuz ?
Oğuz : komşumuz kim?
Ben : evine gelseydin bilirdin.
Oğuz :geldiğim zamanlarda oldu ama tanımıyorum seni ?
Ben : o da senin kayıbın olsun hayırsızlığı bırakıp evine uğrarsın artık belki ?
Oğuz : bu aralar sanmıyorum.
Ben : benim ruhumda hayırsızlık diyorsun.
Oğuz :hayırsız olsaydım bu vatanı korumak için canımı feda etmezdim.
Ben :ne ?
Oğuz: tek hayırsız ben değilmişim anlaşılan , komşusunun oğlunun mesleğini bilmeyen bir komşu kızı.
Ne üzücü.
Tanışalım yüzbaşı Oğuz Türk...