Parmak uçlarım teninde yavaşça gezindi. Sıcak, insana güven veren bir ısısı vardı, gülümsememe sebep oluyordu. Çırılçıplak beyaz çarşafların içindeyken aslında utançtan başımı kaldıramıyor olmam gerekirdi, ama bunun tam tersi şekilde gözlerine bakıyordum. Tanrım, masmavi gözleri sanki ruhumu kendisine mühürlüyordu. Parmaklarım göğsündeki dövmeyi bulduğunda nihayet haftalardır merak ettiğim soruyu sorabilmiştim. “Anlamı ne?” Parmakları saçlarımda gezinirken durdu. Dudakları minik kibirli bir gülümsemeyle kıvrılmıştı. “Kartallar… Bilirsin, asil yaratıklar.” Ah hadi ama, bu açıklama yeterli değildi. “Onları seviyorsun.” Diye karşılık verdim, bakışları dudaklarımdan gözlerime çıkmıştı. “Senin kadar değil.” Sesinde tuhaf bir duygu yoğunluğu vardı, ama hoşuma gitmişti. “Hayır, beni sevmiyorsun, sadece istediğini alabilmek için söylediğin basit kelimeler bunlar. Sen yalancısın.” Sözlerime karşılık sesimde hiçbir suçlama belirtisi yoktu. Hatta çok rahat söylemiştim, sanki şaka yapar gibi. “Hayır, bebeğim, istediğim şey sensin ve seni zaten aldım. Kalbini.” Son kelimeyi vurgulayışı beni gülümsetti. “Sapık herifin tekisin.” Dedim gülerek.
“İşte beni bu yüzden seviyorsun.” Demesiyle dudaklarımızın tekrar buluşması bir olmuştu.
Merhaba, benim adım Deniz. 18 yaşında güzel sanatlar lisesi öğrencisiyim. İstanbullu olmama rağmen hayatımın aşkı yüzünden –ki adı Devrim- İzmir’e transfer oldum. Neredeyse 1 yıldır İzmir’deyim, ailemden ayrı arkadaşlarımla yaşıyorum. Geçinebilmek içinse geceleri bir barda şarkı söylüyorum. Mükemmel hayatıma bir pencereden de siz bakmak istiyorsanız, lütfen görecekleriniz için kendinizi hazırlayın.