Dur ! Ve bir dön kendine bak .. bırak çantanı cüzdanını pantolonunun paçası bırak dağılsın, ayakkabın çamura değsin, sokaktan gürültüler gelsin bir taraftan arabalar kornalar çalsın, bırak dışarıyla bu kadar ilgilenmeyi. Kapat gözlerini İstanbulu seyrettiğin gibi seyret kendini ve dinle ; kimsin sen tanımaya çalış nesin sen neden yaşıyorsun düşün.Sonra hissetmeye başla ne hissettiğini anla önce ne hissediyorsun ?Hayattan alacağın ihtiyaçları bırak, at kenera sen gerçekten seni düşün, ödenecek faturaların değil konu yada gitmek istediğin konsere alacağın bilet parası, sevdiklerinle zıtlaşmaların,tasalanıcağın kafanı yoran herşeyi bırak temizle zihnini; meşguliyetini sana çevir ve yalnızca sana bu kez odak noktan tam olduğun yer sensin, tanış kendinle düşün ki sen varsın bir beynin, hissetmesini bilen bir kalbin var .. zekanın sınırlarını bulmaya çalış, uçsuz derinliklere it kendini, korkma o yollardan hislerine zekana güven, derinlere in maddi ve manevi derinliklere çık yolculuğu düşünme son durağı bulmaya çalışma, senin amacın seni bilme anlama keşfi .. bul seni .. anla .. hisset .. acele etmeyi bırak yavaş yavaş piş .. at herşeyi elinden sonra tek tek seç avuçlarına neleri doldurmak istediği bul, sen aslında kimsin bul .. neden varsın bul .. neye yararsın, neye zarar .. neye kötüsün, neye iyi .. ne faydan var, ne zararın .. hayata ne veriyorsun veya ne alıyorsun; bul kendini sonra avuçlarında sakla ve kimseye verme seni, sakın kaybetme, herkes bırakıp gittiği zaman, terkettiği zaman, yapayalnız kaldığın zaman, sen terketme seni, sen vazgeçme senden, sen sil göz yaşlarını ve okşa başını .. Öfkeni dizginle kimse bilemedi göremedi dimi seni .. Boşver .. Sen seni terketme .. Alış birliğine .. Düşün.. Bir beyaz elbiseyle yolculuğun olacak buralardan ayrılacaksın işte o zaman elini tutan olmayacak..
"Bana ocüymüş gibi bakmayı kes. İnsanım." Derin bir nefes aldıktan sonra dolunaya baktım. Bu gece beni aydınlatmak ona düşmüştü. "Ayrıca göbeğin sana pek yardımcı olmuyor. O ağaç senden birkaç beden daha küçük." Beklediğim gibi birkaç homurtu duyduğumda ağacın arkasına saklanan genç çocuk kendini açık etti. Titreyen bedenini gördüğümde sıkkın bir nefes bıraktım.
"Şu gözlerini çek üzerimden velet."dişlerimi sıkarak söylediklerim onu daha da korkutmuş gibi titremesi arttığında kendimden bir kez daha iğrendim. Üzerimde üniformam ile birçok çocuğun hayalini süslerken başka bir çocuğu benliğimle korkutuyordum.
"Korkacak bir şey yok. Bir tanıdık." Kaşlarımla arkamdaki mezarı işaret ettiğimde çocuk kalkan kaşları ile bana sanki bir hayaletmişim gibi bakmaya devam etti. "Ne var ulan?! Babamızın mezarına ziyarete geldik işte! Niye mezardaki benmişimde dirilmişim gibi bakıyorsun?"
Sağ elinin işaret parmağı titrek bir şekilde havalanıp arkamdaki açık mezarı işaret ettiğinde "Babanın mezarını mı kazdın yani?"diye sordu. Sanki çok normal bir şeymiş gibi sakince omuzlarımı silktim. "Senin mezarını mı kazmalıydım?"
"Hayır tabiki de!"diye cırladığında diğer eliyle hızlıca ağzına kapattı. "Abla Allah'ını kitabını seversen senin akşam akşam başka işin yok muydu ya?!"
"Niye lan? Bu akşam müsait değil miydi?"