Onun ölümcüllüğü tatlılığında saklıydı.
Onun gözleri birer aynaydı, sana senin gibi davranırdı.
Onun kalbi yaralıydı, şakalarla sarılıydı.
O vücuduna giren kimyasallar kadar saftı.
Ve güçlü olması onu yeniden yaralayacaktı.
O Deyna Stark'tı, bir ölüm meleği.
Tony Stark'ın kız kardeşi,
Steve Rogers'ın kalbinin tek sahibi.
O bir Yenilmez'di,
Ve aşka yenilmek üzereydi...
••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••
"Aslında birbirimize benziyoruz." Bana döndü. "Öyle mi?" Kafamı aşağı yukarı salladım. "Sen 70 yıl boyunca uyumuş bir adamsın, bense 12 yıl boyunca uyanık kalmış bir kızım. İkimiz de zamanı alt etmişiz ve hep genç kalabilmişiz. Ayrıca ikimizin de vücudunu kimyasallar ele geçirmiş." Bana doğru uzandı ve saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırdı. "İkimiz de bundan fazlası olduğumuzu biliyoruz." Gülümsedim. "Belki zengin, züppe Tony Stark'ın uyumayan, yemek yemeyen, eşyaları havalara uçurup insanların gözlerine felan hükmeden ucube kız kardeşi olmak hoşuma gidiyordur." O da sırıttı. "Bu durumda ben ne oluyorum. Süper kaslı, mavi taytlı ve komik kalkanlı 90'larındaki dede mi?" Gözlerim dudaklarından kalkıp masmavi gözlerinin uzantısında duran dudaklarımı farketti. "Steve," "Hm?" "Nereye baktığını anlamak için gözlerinle bağlantı kurmama gerek yok." Bana biraz daha yaklaştı. "Baksana ben bir ortak yan daha buldum." Dudağının yan tarafı kıvrıldı.
"Sanırım ikimiz de baktığımız noktaların birbirine kavuşmasını istiyoruz."
"Bir bilsen ne kadar zamandır şunun hayalini kurduğumu." Şakağıma doğru bir öpücük daha kondurdu. "Seni doyasıya öpüp koklamayı." Ardından yanağıma indi öpücükleri. "Geldin ve beni dünyanın en mutlu adamı yaptın." Dudağımdan da öpüp alınlarımızı birbirine yasladı. "Seni çok seviyorum. Seni senden çok seviyorum."
Bu kez ben dudaklarına ufak bir öpücük bırakıp ayrıldım. "Seni çok seviyorum. En az beni sevdiğin kadar seviyorum seni." Kollarımı boynuna dolayıp yüzümü boynuna gömdüm. Kokusunu içime çektim.
Çok özlemiştim.