Bu kitap; kalbinin kanatlanıp gittiği yere, bedeninin gidemediği insanlara ithaf edilmiştir.
"Sabaha karşı saat 5 fakat henüz gün doğmadı. Ne zaman doğacak bilmiyorum, belki sen geldiğinde belki seni sevdiğimi söylediğimde..
Buse?
Soru işareti... Çünkü orada mısın bilmiyorum..
Orada mısın?
Merak ediyorum, nasılsın? Üşüyor musun yoksa havalar sıcak mı?
İzmir soğuk, oysa dün hava 32 dereceydi..
Üşüyorum, merak ediyorsan eğer; bir de titriyorum ama havadan değil.
Anladım, sen varken ısınırdım ben ışığınla.. Sen yokken vazifem titremekti.
Titriyorum Buse!
Yaşadığım bütün yılların içinde hiç kalmadığım kadar çaresiz hissediyorum, yokluğunla..
Ama gariptir ki; sensizken bile seninleyim ben. Seninle uyuyorum, seninle güne doğuyorum. Sana sarılıyorum İzmir'in sokaklarında..
Hani derler ya kelebeklerin ömrü bir gündür diye, yalan desem inanır mısın bana? Kalbimdeki kelebekler hala yaşıyor benim, bir gün ömürlerinin inadına..
Seninle ilk bakıştığımız zaman geliyor aklıma, bir kere daha bakman için içimden dualar ettiğim gün... Ne güzeldik o zaman, seninleyken.
Eğer merak ediyorsan; ellerimi de kimse ısıtmıyor, boşluğunu da kimse doldurmuyor.
İstemiyorum, ellerim ısınsın, bende bıraktığın boşluk dolsun...
İstemiyorum, ellerimi ısıtan sen olmadıktan sonra, bıraktığın o muazzam boşluğu sen doldurmadıktan sonra...
Sabah oluyor Buse, günün en gereksiz bölümü geliyor. Geceyi severdim ben, geceleri seni düşünmeyi severdim. Bilirdim ki; bana en yakın olduğun zamandı, yıldızların en tepede parladığı...
Şimdi uğurluyorum o yıldızları, güneşe karşı..
Ama merak etme hala seninleyim, hala seni özlüyorum.
Ve unutmadan ateş böceği; O dünyalar güzeli gülüşünün tam ortasından öpüyorum.
-Buğra."Hak Cipta Dilindungi Undang-Undang