Sinirden kıpkırmızı olmuştu. Beyaz teninde kırmızılık hemen fark ediliyordu. Ellerini o kadar çok sıkmıştı ki kanı çekilmiş bembeyaz olmuştu. Boyun damarları gerilmiş, belli oluyordu. Biraz sakinleşmeye ihtiyacı vardı. Onu sakinleştirmeliydim... Ama nasıl? İçimden geldiği gibi hareket edicektim. Biraz daha ona yakınlaştım. Elimi kaldırıp avucumu yanağına bastırdığımda şaşkın bakışlarını yüzüme dikti. Ama o kadar sinirliydi ki şaşkınlığını çabuk atlatmıştı. Bakışlarını elime verdiğinde elimi hareket ettirip boynuyla kafasının birleştiği yere getirdim. Parmaklarımın bir kısmını saçlarının arasınaydı baş parmağımsa boynunda. Biraz daha yakınlaşıp gözlerinin içine baktım. Baş parmağımı kıpırdatıp boynunu okşarken diğer parmaklarımı yumuşacık saçlarının arasında hareketleriniyordu. En yumuşak ve sakinleştirici sesimle fısıldadım. "Sakinleş..." Bakışları yumuşamıştı. Kahverenginin en güzel tonu olan bakışları yumuşasa da elimin altındaki teni hala gergindi.