Hızla parmaklarımı piyanonun üzerinde gezdirdim. Yıllar sonra, ezbere bildiğim tek melodiyi çalıyordum istemsizce. Buraya gelirken aklımda bunu yapmak yoktu ama dedim ya, istemsizce oluyordu. Şarkının hareketli yerleri yaklaştıkça daha da hızlanıyor, ellerimi daha çok bastırıyordum notalara. Bir süre böyle devam ettim. Taa ki kendi ellerime nazaran sıcak olan el omzuma dokunana kadar... Ani refleksle arkama döndüm. Herkesi beklerdim. Dünyadaki herkes olabilirdi bu kişi ama o olamazdı. Düz bir yüzle bakıyordu şaşkın yüzüme. Gözleriyle bir şeyler anlatmak istiyor gibiydi ama anlamıyordum. Tek kelime etmeden sağ yanıma oturdu. Gözlerimi yüzünden çekmek istiyordum ama tek yapabildiğim daha fazla açılan gözlerimle ona bakmaktı. Parmaklarını piyanonun üzerine koydu. Onun tarafında olan notalar ince ses çıkaran notalardı. Ellerini izliyordum, ne yapmaya çalıştığını çözemiyordum. Birkaç notaya bastırdı. Sesi dinledikten sonra devam etti ve oldukça yumuşak bir şarkı çalmaya başladı. Bu şarkıyı daha önce duymuştum ama nerede, ne zaman? Gözlerimi yüzünde gezdirdim. Aniden yan profilinin ne kadar etkileyici olduğunu düşündüm. Bu düşünce utanmama sebep olmuştu. Hızla bakışlarımı ellerine çevirdim. Uzun parmakları sanki yıllardır bu işi yapıyormuş gibi dolanıyordu piyanonun tuşlarında. O anda şarkının en sevdiğim bölümüne gelmişti sıra. Başını yavaşça bana çevirdi. Çalmaya devam ederken gözleri içime işlercesine bakıyordu. Ağzım oluşan şaşkınlıkla hafifçe aralanmıştı. Şaşkındım çünkü, dakikalar öncesi de dahil, daha önce bu şarkının romantik bir şarkı olduğunu fark etmemiştim. Şaşkındım çünkü gözlerindeki parıltı nihayetinde bana anlatmak istediğini anlatmıştı. Şaşkındım çünkü... Kim Taehyung... Benim onu sevdiğim kadar o da beni seviyordu. ↪ Taekook ↩ Bütün hakları saklıdır. Yazarın izni olma