Beni parayla satın almıştı kendisine.Dudaklarında kan taşıyan ölü adamdı o.Nefesi sigara kokarken, ruhu intikam diye küf tutmuştu. Çıktığı kırık camlarla dolu olan yoluna, benide almıştı. Her adımda biraz daha kanadı yüreğim ona. Biraz daha ölüm koktu tenim. Biraz daha kan istedi dudaklarım. Güneşin doğduğu her gün bir hayalimi istedi benden. Ben kulaklarına fısıldadım, o avuçlarıma yuva yaptı hepsini. Yoldaş olduğumuz bu yolda, karanlığa kanat çırpmaya başladık. O bana gece oldu, ben ona kırmızı karanfilli uçurtma. Herşey yaprak dökümünün kışa gönül verdiği, yağmurun ninnileriyle sokakları dövdüğü kasım ayında başladı. Sevdalıların yandığı, ellerin titrediği, kömür kokusunun mahalleyi sardığı kasımın kara sevdası. Ben kaçarken, o yakaladı. Aldı beni, sakladı gölgesinin ardına. Burnuma doldu ölüm kokusu. Alnımın orta yerine damladı dudaklarındaki kan. Tenime işledi nefesinin zehri. Ben onun kırmızı karanfilli uçurtması oldum, O benim ölüm kokan adamım... "Parçalara ayrılmış bir çocukluğun dudaklarından öptüm. Şimdi kelimelerime saplanmış parçalarda çocukluğunun pamuk şeker tadı değil, bakire bir yaranın kızıl ve sıcak gözyaşları gizli." "Ölüm diliyorsun. Yanmak için. Bilmiyorsun, gözlerin cehennemin saklı adı." "Durdum ve izledim. Saatlerce. Dakikalar silindi. Saniyeler akrebi boynuna geçirip saniseleri idam etti. Yelkovan hızla kulaklarımda dans ederken, Tanrı'ya göz kırptım. Bu dünyaya resmettiği en güzel tebessümdün. Benim için yarattığı en zalim, en içli cezasıydın." 30Kasım17🌹