And I remember when I met him, it was so clear that he was the only one for me. ..ve hatırlıyorum ki onunla ilk tanıştığımda, benim için tek olduğu çok açıktı. We both knew it, right away. İkimiz de bunu hemen anladık. And as the years went on, things got more difficult- we were faced with more challenges. Ve yıllar geçtikçe, olaylar zorlaşmaya başladı. Zor şeylerle yüzleştik. I begged him to stay. Kalması için yalvardım. Try to remember what we had at the beginning. Başlarda sahip olduğumuz şeyi hatırlamaya çalıştım. He was charismatic, magnetic, electric and everybody knew it. Karizmatikti, çekiciydi, heyecan vericiydi, herkes bunu biliyordu. When he walked in every woman's head turned, everyone stood up to talk to him. O yürüdüğünde tüm kadınlar başlarını çevirirdi. Herkes onunla konuşmak için ayağa kalkardı. He was like this hybrid, this mix of a man who couldn't contain himself. Kendini içinde zapt edemeyen bir melez gibiydi. I always got the sense that he became torn between being a good person and missing out on all of the opportunities that life could offer a man as magnificent as him. Her zaman şöyle hissederdim ki, o iyi bir insan olmakla hayatın böyle göz alıcı bir erkeğe sunduğu tüm fırsatları yok saymak arasında parçalanıp gidecekti.. And in that way I understood him and I loved him. I loved him, I loved him, I loved him. And I still love him. I love him. Ve bu şekilde onu anladım ve onu sevdim. Onu sevdim onu sevdim onu sevdim. Hala seviyorum. Onu seviyorum.