Boyası kalmamış demirler ve kurumuş bir toprak avuç...
Eminim hayal ettiğin hayat bu değildi. Sen yalıların uzun merdivenlerinde son moda pahalı elbiselerinle salınarak yürüyüp kocana ulaşacak ve ondan bir öpücük çalacak kadındın. Sen adı tanıdığın veya tanımadığın onca insanın ağzında dolaşacak ve kötülüğünün önünde duran iyiliğinden bahsedilecek kadındın. Sen hiç genç kız olmadın aslında. Çocukluğun bile çocukluk değildi senin. Sen hep gözü aç fesatlanan bir kadındın. Çocukken bile o masumluğun yoktu senin. Gayen hep en pahalısına, en iyisine, en gösterişlisine sahip olmaktı.
Senin gayen sende olmayan her şeye sahip olmaktı...
Özellikle de siyaha bürünmüş içinin aksine başkasının pembe düşlerine sahip olmak...
Ve sen şimdi yalnızca eskimiş boyasız demirlere ve kuru toprağa sahipsin. Kin, öfke, para, kıskançlık, fesatlık biriktirdin ama ufacık sevgi biriktiremedin.
Bir SU'yu aldın şimdi sana son suyu veriyorum.
Su bitti. Yerini Alev'e bıraktı.
Ve Alev iki siyaha bürünmüş insanın içinde siyaha bulandı. O insanlardan biri kendi yandı. Diğerinin yanacağı gün yaklaştı...