İnsan, hayatının en büyük hatalarını yol ayrımlarında yapar. En büyük hataların yol ayrımındaki tabeladaysa, 'Bir kereden bir şey olmaz,' yazar.
Batuhan on sekiz yaşında, karakteri ve yakışıklılığıyla herkese kendini sevdiren bir gençtir. Annesi ve babası o henüz çok küçükken ayrılırlar. Üvey annesi Asu'yla anlaşamadığı için de Adana'nın tarihi semtlerinden biri olan Tepebağ'da, annesinin hatıralarıyla dolu bir evde anneannesi Pakize Hanım'la yaşamaya başlar.
On sekiz yaşına bastığında yaşadığı bir olay onu derinden etkileyerek tüm hayatını altüst eder. Ailesi, dostları ve aşkı arasındaki döngüde bir yol ayrımına gelir ve tercih ettiği yoldaki tabelada 'Bir kereden bir şey olmaz' yazmaktadır. Bağımlılıkla ölüm arasındaki bu yolculukta uyuşturucunun acımasız yüzüyle tanışır.
C. Fırat İzgi, 'Kelebek Ömrü Kadar Aşk' kitabının devamı olan 'Siyah Nefes' isimli romanında, uyuşturucunun pençesine düşmüş gençlerin bağımlılığa doğru ilerleyişlerini anlatırken, uyuşturucunun karanlık dilini, kötü karakterini, insanı zamanla yalana, çalmaya, fuhşa, intihara sürükleyişini, uyuşturucu bağımlılığının insanoğlu üzerindeki fiziksel ve acımasız etkilerini anlatıyor.
Bu roman, tüm ebeveynlerin ve gençlerin okuması gerenken, yol gösterici niteliğinde ve ibretlik öykülerle bezenmiş bir roman. Bitirdiğinizde, bağımlılara ön yargıyla baktığınız için kendinizi sorgulayacak ve etkisinden uzun süre kurtulamayacaksınız!
TOPLUMUN KANAYAN YARASI OLAN UYUŞTURUCUNUN PENÇESİNDE YİTİP GİDEN HAYATLAR...
" Şu bir gerçek ki uyuşturucu kullanan kişinin kendisiyle değil, şeytanıyla konuşursunuz. Dostluk yoktur, uyuşturucu arkadaşlığı vardır. Beş kişinin olduğu yerde bir kişi ölür, onu orada bırakıp gidersin. Uyuşturucuya kulluk edersin."
Ben : anneni ara.
Oğuz:ne ?
Ben: sen sinem teyzenin oğlu değil misin?
Annen onu aramanı söylüyor.
Oğuz : peki bunu o niye söylemiyor ?
Ben : şarjı bitmiş?
Oğuz : şarjı bitmişse ben onu nasıl arayacağım peki ?
Ben yazıyor...
Ben çevrimiçi...
Ben : bir dakika oha doğru?
Şarjı bitmişse nasıl arayacaksın ?
Oğuz : bu küçük detayı yeni fark etmen gözlerimi yaşarttı.
Ben : sen bana Altan altan laf mı soktun ?
Hayırlı bir evlat olup annen ara demeden arasaydın böyle olmazdı 🙃
Oğuz : şimdi de sen mi bana laf sokmuş oldun?
Ben : haspinAllah sınanıyorum herhalde , git ara ne bilim ben ya.
Laf filan da sokmuyorum ayrıca.
Oğuz : sen kimsin ?
Ben: komşunuz ?
Oğuz : komşumuz kim?
Ben : evine gelseydin bilirdin.
Oğuz :geldiğim zamanlarda oldu ama tanımıyorum seni ?
Ben : o da senin kayıbın olsun hayırsızlığı bırakıp evine uğrarsın artık belki ?
Oğuz : bu aralar sanmıyorum.
Ben : benim ruhumda hayırsızlık diyorsun.
Oğuz :hayırsız olsaydım bu vatanı korumak için canımı feda etmezdim.
Ben :ne ?
Oğuz: tek hayırsız ben değilmişim anlaşılan , komşusunun oğlunun mesleğini bilmeyen bir komşu kızı.
Ne üzücü.
Tanışalım yüzbaşı Oğuz Türk...