Nefes al ve ver. Derin, içten, ciğerden gelen hırıltısız ses. Gözlerime sığan ağaçlara baktım. Hafif seyrek, ortadaki boşluğu sarmışlardı. Türünü bilmediğim çamlar, eskiden çıkma isteğimi tetikler, kabuklu kırılgan gövdelerine dokunmak küçük çaplı nefesimi keserdi. Düz zeminden çukurlara indikçe sığlaşan çalılar, dipdibe ağaç topluluklarının beni birinden korurcasına sarmalaması.. Güven verirdi. Korkunç istek. Ama hiç bir zaman, ama geldiğim bu piknik alanından hiçbir zaman uzaklaşmadım, ağaçlara dokunmadım.
Ta ki ..
O'na kadar ..
Kalbin kana bulanmış ellerin çokmu?
Bir kaldırımın köşesinde buldum hayalimi.
Gözlerimi kapattım, bıraktım avucuna kalbimi.
Dedi ki, sonuna kadar tutacak mısın elimi?
İçimden cevapladım, birlikte tırmanacağız tüm merdivenleri.
Mumlar üfledim, dilekler diledim.
Kayan her yıldızda adını sayıkladı dilim.
Ve o bana doğru tek bir adım geldiğinde
Ben hiç gitmesin diye bütün yolları denedim.
🏀
"Doruk?" dedim heyecanla. Bakışları yüzümde oyalanmaya devam ettikçe duramadım yerimde. Bir şey söyleyecekti. Bir şey söylemek için buradaydı. "Kaptın mı formayı?"
"Feza," dedi ve seri adımlarla ona doğru ilerlediğim sırada o da birkaç adım yaklaştı bana. Sadece ismimi söylemişti ama heyecanını yansıtması için bu yeterliydi. Devam etmesini beklerken kalbim yerinden çıkacak gibiydi. "Kaptık formayı."