NOT: Bu hikayeyi 14 yasimda yazmistim, 2014'te. Lutfen eger denk gelirseniz bunu goz onunde bulundurarak okuyun. Keyifli okumalar... :)
Bu benim ilk hikayem :D Umarım beğenirsiniz <3 Herkese şimdiden çook teşekkürler. Yorumlayıp votelarsanız geri takip ederim :)
***
"Hiç mi sevmemiştin beni?"
Güneşli bir günde bulutların arasından gülümseyen bir güneşin kapladığı masmavi gökyüzünün rengindeki gözlerini ıslak, beton zemine kaydırdı. Artık gözlerinde güneşli gün gitmişti; artık gökyüzünde şimşekler çakıyordu.
"Hepsi yalandı o zaman?"
Hiçbir şey demedi. İkimizde konuşmadan birbirimize baktık, sonsuzluk gibi bir süre içerisinde. Biliyordum bu çocuktan bir zarar geleceğini; beni inciteceğini, beni ben yapan her şeyimi alıp götüreceğini ve kendi 'bilinmezlik' kasırgasına sürükleyeceğini. Ama aynı zamanda biliyordum ki, ben ona direnemezdim.
"Seni uyarmıştım." dedi; burnunu çekerek. Elini elime doladı, yanağından gözyaşları teker teker süzülüyordu.
Ne kadar zıt olsak da, ayrı dünyalarda yaşasak da, birbirinden farklı iki renk olsak da aynı gökkuşağında hayat bulmuştuk. Artık başka düşünülecek, söylenecek bir şey kalmamıştı; giderek beyazlaşan görüntüydü tek görünen; hissedilen tek şey ellerimdeki soğukluk. Söylenecek bir şey kalmamıştı, çünkü onu sevmek kar beyazdı.
***