Erdem hayatının çoğunu akıl ve fikir buhranlarıyla geçiren otuzlu yaşlara dayanmış bir kişidir. Öyle ki geceleri dahi uyuyamaz olmuştur. Tezâtların mantığa aykırı tabiâtlerine esir olmuş, gırtlak derdiyle umarsız yaşayan kitlelerin arasında yalnız kalmış bir zâttır. Acaba hakikaten, o mu karadır yoksa cemiyet mi? İşte böyle bir hemgâmelikte karşılaşır yeni taşındığı mahalledeki Deli Hikmet' le ve ancak ondan sonra vüzuha erişir, içindeki kargaşalar. Fakat yinede hep kaçmak ister hiç kimsenin erişemeyeceği uzaklara, dağlara ve de bayırlara... Geçim derdi, câresizlik ve akıl hummalarıyla savrulan günler, mümkün mü bu ızdıraplardan kurtuluş? Şifâsı kimdir veya nedir? Bir bilen söylesin der. Derde bir türlü ulaşamaz yeşil zümrüt vâri huzura . İşte bu denli büyük dertlerin çözümü için dalmış yolda yürürken tutar kolundan Hikmet zorla bir evin içine götürür onu. Erdem tedirginlik içinde ve şaşkın acep ne ister bu deli benden diye. Mevzu bu ya işte böylece başlar seyâhatımız... Erdem in yeşil ülkeye gidişi bu şekil başlar ve nice güzellikler görür. Hârikalara şahit olur ve aklen tekâmül eder. Fantastik tarzda yazmaya başladığım bu serüvende umarım keyif alırsınız. Açıklamada karakterlerden ve aslî hâdiselerden bahsedmemeye dikkat ettim.