"Buyurun kime bakmıştınız?" Bana yöneltilen soruyla sol tarafıma dönüp, her haliyle şirket çalışanı gibi görünen kıza baktım. "Toplantı ne zaman biter acaba? Eşim içeride de. Onu bekliyorum." "Bilmiyorum... Eşiniz kim?" "Sana ne can- yani şey. Yiğit. Yiğit Güneysu." "Ha. Şu şey..."dedi devamını getirmeden. Yiğit deyince gözleri parlamıştı. Sahte bir gülüş bahşedip konuştum: "Evet şey... Eşim."dedim kelimelerin üzerine basarak. Kaşlarını kaldırdı yalancı bir şaşkınlıkla. Daha sonra başını sallayıp yanımdan uzaklaştı. Kollarımı birleştirip bana en yakın duvara yaslandım. "Şeymiş!"diye söylendim. "Sana bakmaz, o benim." ... "Gene ne oldu?"dedi Yiğit bana yetişip. İlerideki az önce konuştuğum kızı işaret ettim. "Tanıyor musun?" "Ha o mu? İyi kızdır o? Niye sordun?" İyi kız diyor ya. Çıldıracağım. Kıskançlıksa da kıskançlık. Böyle kocayı kim kıskanmaz. "İyi o zaman. Siz iyi iyi geçinin." Asansörün bu kattan geçtiğini görünce yetişip düğmeye bastım. Arkamdan geleceğini bilmesem asla onları aynı ortamda bırakmazdım. "3. katta işim var."dedi. "Bana ne?"dedim. Asansör hareket etmeye başlayınca bana bakmasın diye aynaya döndüm ama yanlış bir karar aldım. O da aynaya dönüp bana baktı. Benim aksime gülüyordu. "Gülme!"dedim. "Neden?" "Komik bir şey yok çünkü." Çenesini sağ omzuma koyup arkamdan kollarını bana sardı. Aynadan hala bana bakmaya devam ederken konuştu: "İzmir'e geleli birkaç gün olmuş. Sence ben o kızı böyle söyleyecek kadar tanıyor olabilir miyim?"dedi ciddi bir ses tonuyla. "Ne? Nasıl? Ama o..." E kız bana tanıdığından bahsetmemiştiki. "Neden böyle söyledin o zaman?" dedim dememem gerektiği halde. Başını omzuma yatırıp genişletti. Tahmin etmeliydim. Ve o an utançtan kıpkırmızı olacağım kelimeleri sarf etti. "Beni kıskanınca çok güzel oluyorsun çünkü."All Rights Reserved