Gömülü anıların tekrar ortaya çıkmasıyla parçalanan kalpler. Histerik sızının damarlarından akan kayıplığın, yok oluşuyla parçalanan küçük kız ve büyümüş olan o küçük kız.
****
"Kimsin sen?" Dedim işaret dilini kullanarak. Yüzüme ifadesiz gözleriyle baktı. Dipsiz kuyuları can yakıcıydı.
"Beni tanımak mı istiyorsun?" Sesi tıpkı gözleri gibiydi. Bedenim bu sesle ürperdi, sahiden onu tanımak istiyor muydum? Titrek bir nefes aldığımda sırtımdaki ağırlığın yüküyle harmanlanmış bedenim, ona dönük bir şekilde durdu. Gözlerine bakarak başımı salladım. Tanıdığım adam değildi. Ben onu sadece adıyla bilirken, bir çok şey daha öğrenmiştim. Ama öğrendiklerimin doğrulukla alakası yoktu, o yanlıştı. Yanlışımdı.
Yanıma yaklaştı ağır hareketlerle ve elini yanağıma koydu. Gözleri keskinliğini kaybetmemişti. Beni delip geçmek ister gibi bakıyordu. Tedirginlik gözlerimi hâlâ terk etmedi.
"Zaman, Çiğdem." Dedi, kalın bir sesle. "Sen zaman kelimesinden de, kendisinden de nefret edersin. Ama nefret ettiğin zaman, benim kim olduğumu gösterecek sana," yutkundum, "beni tanıdığında, kahrolacaksın." Elleri yüzüme yakın olan bir tutam saça kaydı, gözleri bir an olsun gözlerimden ayrılmıyordu. "Beni tanıma Çiğdem." O kadar sertti ki konuştuğu üslup, yerime sinmemek için zor tuttum kendimi.
"Çünkü beni tanıdığında, keşke tanımasaydım diyeceksin." Durdu ve elini saçlarımdan çekti. Durduğu yerde dikleşti. Gözlerim boyunu geçip ürkek gözlerle, gözlerine tırmandı. "Ama o kadar zamanın var mı, bilmiyorum."
****
Evet; işte ben sessizliğe hapis olmuş, onun tiryakisi olmuş, acıdan sıyrılamayan, korkup kuytu köşelere saklanan, kanadından kırılıp uçurumdan düşen, bir avcının silahından çıkan kurşuna hayran, kalbini gömmüş ve mutluzluğa aşık olmuş, kendi odasında sabırsızlıkla ölümü bekleyen kişiyim.All Rights Reserved