" Kokusunu papatyadan, saflığını Turna'dan almış bir kız..."
Birbirini seven iki aşık:
Evlendiler ve dünyalar güzeli kızları oldu.
Onu dünyadaki bütün kötülüklerden koruyup, güzelliklerini yaşatarak,
Ve aşklarıyla kalkanlayarak büyüttüler.
Tâki,aşklarının dayanıksızlaştığı an'a kadar.
Yıllar geçti.
Anne delirdi.
Ve ortada iyilikten ziyade,
-ister şeytan deyin ister ecel-
Bir katil vardı.
Ve bu katilin bir zaâfı vardı.
Kız büyüdü.
Katil,kızı öldürmek için her şeyi hazırladı.
Katil hazırdı,
Kız habersiz.
"İnsanlar Güneş'in yaptıklarından ve yapacaklarından korkuyor. Peki ya alev topu gibi görünen dev yıldızın içinde,hiçbir kötülüğün olmadığı 'Cennet' varsa?"
Kızımız buna inanacak mı?
Yoksa kendini ecelin güvenilir kollarına mı bırakacak?
"Bu bir Milat, Kıyamet."
***
"Tatlı dile, güler yüze
Doyulur mu, doyulur mu?"
Sesli kahkahalar eşliğinde Neşet Babaya eşlik ediyordum, rakı bardağını kafama diktim ardından gözlerim karşı masaya kaydı. Dirseklerimi masaya yasladım, elimdeki rakı bardağını masaya indirdim usulca.
Geldiğimden beri bakışları bakışlarımdan ayrılmayan adama gülümsedim nazlı nazlı. Daha sakin ve yumuşak ve sessiz çıkmaya başladı sesim,
"Aşkınan bakışan göze
Doyulur mu, doyulur mu?"
Kollarını göğsünde bağlamış, bal gözlerin sahibi bana cürretkar bakışlarla bakmaya devam etti, bir ara dudağının köşesi kıvrılır gibi oldu yanımda oturan insanlar umurunda değildi o kendinden emindi. Geceyi onun kollarında bitireceğimden emindi.
***
Hikaye tamamen kurgudur. Gerçek olay ve kişilerle alakası yoktur.