DÜŞMAN ŞİRKETLER (TAMAMLANDI)
  • Reads 4,710
  • Votes 158
  • Parts 8
  • Reads 4,710
  • Votes 158
  • Parts 8
Complete, First published Nov 01, 2017
*TAMAMLANDI*
Olay akışı değiştirilmiştir. Kitap 7.bölümde final olmuştur.

DERİN AKBULUT 
YUSUF KANDEMİR




BAŞLANGIÇ: 4.11.2017

BİTİŞ: 16.12.2017
All Rights Reserved
Sign up to add DÜŞMAN ŞİRKETLER (TAMAMLANDI) to your library and receive updates
or
#5olmak
Content Guidelines
You may also like
SADEM by zeynepnagehan_27
20 parts Ongoing
Banyo tezgahında duran testten gözümü ayıramıyordum. İdrak edemiyordum. Bu testi yapmış olmayı bile kendime yediremezken testteki çift çizgi bir tokat gibi yüzüme çarpmıştı. Titreyen ellerimi ağzıma götürmemin sebebi hıçkırıklarımı Beril duymasın diyeydi. Bir elim karnıma giderken ayaklarım artık beni taşımayı reddedip iflas etmek niyetindeydi. Ayaklarımın bu isteğine uydum. Bıraktım kendimi yere. Sarı saçlarım yüzümün iki yanını kapatırken gözlerimi sıkı sıkı yumdum. Bir aydır beni terk etmeyen yeşil gözler tekrar tekrar zihnimde belirirken dudaklarımı ısırmaktan kanatmıştım bile. Beril'in kapıyı tıklatıp ismimi söylemesi ile boğazımı temizleyip "Geliyorum, içerde bekle beni lütfen." diye titrek sesimle seslendim. Zor bela ayaklanıp elimi yüzümü yıkadım ve bana felâketimi bağıran test çubuğunu alıp çıktım. Beril salonda telaşla gezinirken beni farketmesi ile adımların bana yöneltti. Kızarmış gözlerim ve burnumdan neler olduğunu anlamış gibi elleriyle ağzını kapattı. "Aman Allah'ım!" bu fısıltısı iplerimi koparan son adım olmuştu. Olduğum yere yığılıp hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlarken Beril iki adımda yanıma gelip kollarını sardı etrafıma. Elimden düşüp parkede cılız bir ses çıkaran test çubuğu ile bakışlarının oraya kaydığını hissedebiliyordum. "Ha-hamileyim Beril! Babasını tanımıyorum bile. Ne yapacağım ben Beril." feryadım Beril'i de ağlatırken o saçlarımı öpüp teselli sözcükleri fısıldamaktan başka bir şey yapamıyordu, tıpkı benim ağlamaktan başka bir şey yapamadığım gibi.
Hacker by Son_anka
87 parts Complete
"Kahretsin! Bu nasıl bir sistem!?" Sinirle arkama yaslanıp ellerimle yüzümü avuçladım. Saatlerdir sisteme giriş yapmakla uğraşıyordum ama bir türlü giremiyordum. Sistemleri fazla kuvvetliydi. Hemde bir şirkete göre fazlasıyla kuvvetliydi. Bu daha çok şüphelenmeme neden oluyordu. Tam tekrar deneyeceğim sırada telefonum çaldı. Arayan Maske idi. Telefonu hızlıca açtım. "Ne buldun?" Ses değiştirme cihazını kullanıyordu. Bu yüzdende sesi çok cızırtılıydı. "Daha giriş yapamadım." Yürek yedim belki de ama doğruyu söylemiştim. "Şafağa kadar kayda değer bir şey bulamazsan kendine kaçacak delik ara." "Efendim, sistemleri çok güçlü. Normalde bu kadar uzun sürmezdi. Lütfen, biraz daha süre verin." "Sana yeterince süre verdim." "Bir gün daha efendim. Lütfen." Telefondan cızırtılı sesler gelmişti. Sanırım nefes veriyordu. "Yarın şafağa kadar vaktin var." Bir şey dememi beklemeden telefonu suratıma kapatmıştı. Hızla tekrar işe koyuldum. Umarım yarın şafağa kadar kayda değer bir şey bulabilirim... (Bu kitabı okuyan/okuyacak olanlar size başta saçma gelse de sonradan ileriki bölümlerde ne olduğunu, neden olduğunu açıklıyorum! Çok saçma, bu ne ya, ne alaka, tarzında yorumlar yapmadan önce sabırla diğer bölümleri okumanızı rica ediyorum! Arada sırada yine de saçmalıklar olabilir, ki bu çok normal bir sürü kitapta var, onlar içinse şimdiden özür dilerim!) * 17/02/2023 Notu: Kitap düzenlenmiştir! *
YARALASAR(Kitap Oldu) by Maral_Atmc6
55 parts Ongoing
"Soyun!" "Ne?" Yaşlı adam oturduğu masada kaşlarını çatmıştı ki yanındaki kadın tebessüm ederek bana döndü. "Sadece hırkanı çıkar ve bize sol kolunu göster." Tedirginlik içinde onlara baktığımda uzun bir masada oturan toplam on kişi görmüştüm. Ben kapıya yakın bir yerde duruyordum ve yanımda benimle aynı yaşta olan altı çocuk daha vardı. Sağımdaki kızın sol kolundaki yarasa damgasını gördüğümde sertçe yutkundum. Aynı damgadan benimde kolumda vardı. "Neyi bekliyorsun?" Bu soğuk ses yaşlı adamın sağ tarafında oturan kişiden gelmişti. Başını önündeki dosyadan hiç kaldırmadığı için yüzünü iyi göremiyorum. Hırkamı çıkardığımda benimle aynı hizada duran çocuklar koluma baktı. "Sende Yarasalardan birisin." Yaşlı adamın sesi huzursuz çıkmıştı. "Nasıl damgalandığını hatırlıyor musun?" Yine o adam konuşmuştu ve hâlâ başı önündeki dosyadaydı. İyi hatırlıyordum. "Hayır." Onlara güvenmiyorum. Cevabım ile kalem tutan eli hareketsiz kalmış fakat başını kaldırmamıştı. "Artık bizi neden buraya getirdiğinizi açıklayacak mısınız?" Yanımdaki çocuklardan biri konuşmuştu. Yaşlı adam sıkıntıyla bir nefes alarak bizlere baktı. "Aslında hepiniz aynı çocuk yurdunda bir zamanlar kaldınız. Peşinde olduğumuz biri var ve o yurttaki otuz çocuğu damgaladı. Şimdi yeniden ortaya çıktı ve Yarasaları bulup hepsini öldürüyor." Sanırım Yarasalar biz oluyorduk. "Bizimle işbirliği yapmak zorundasınız, tabii yaşamak istiyorsanız?" Masadakilere döndü. "Herkes kendi eğiteceği çocuğu seçsin. Unutmayın seçeceğiniz çaylaktan siz sorumlusunuz." Burada neler olduğunu anlamıyorum. Masadakiler bizi incelerken o başını hiç kaldırmayan adamın sesini duydum. "Gözlüklü kızı ben eğiteceğim." Burada gözlük takan sadece bendim.
You may also like
Slide 1 of 10
SADEM cover
ATEŞ BÖCEĞİ İLE ALAŞAFAK  cover
Gül Güzelim  cover
TENEBRA (DÜZENLENİYOR) cover
Hacker cover
Asena ✯{gerçek ailem}✯ cover
YARALASAR(Kitap Oldu) cover
AĞA'NIN KÜÇÜK GELİNİ  cover
AKREP cover
Reis'in kardeşi  cover

SADEM

20 parts Ongoing

Banyo tezgahında duran testten gözümü ayıramıyordum. İdrak edemiyordum. Bu testi yapmış olmayı bile kendime yediremezken testteki çift çizgi bir tokat gibi yüzüme çarpmıştı. Titreyen ellerimi ağzıma götürmemin sebebi hıçkırıklarımı Beril duymasın diyeydi. Bir elim karnıma giderken ayaklarım artık beni taşımayı reddedip iflas etmek niyetindeydi. Ayaklarımın bu isteğine uydum. Bıraktım kendimi yere. Sarı saçlarım yüzümün iki yanını kapatırken gözlerimi sıkı sıkı yumdum. Bir aydır beni terk etmeyen yeşil gözler tekrar tekrar zihnimde belirirken dudaklarımı ısırmaktan kanatmıştım bile. Beril'in kapıyı tıklatıp ismimi söylemesi ile boğazımı temizleyip "Geliyorum, içerde bekle beni lütfen." diye titrek sesimle seslendim. Zor bela ayaklanıp elimi yüzümü yıkadım ve bana felâketimi bağıran test çubuğunu alıp çıktım. Beril salonda telaşla gezinirken beni farketmesi ile adımların bana yöneltti. Kızarmış gözlerim ve burnumdan neler olduğunu anlamış gibi elleriyle ağzını kapattı. "Aman Allah'ım!" bu fısıltısı iplerimi koparan son adım olmuştu. Olduğum yere yığılıp hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlarken Beril iki adımda yanıma gelip kollarını sardı etrafıma. Elimden düşüp parkede cılız bir ses çıkaran test çubuğu ile bakışlarının oraya kaydığını hissedebiliyordum. "Ha-hamileyim Beril! Babasını tanımıyorum bile. Ne yapacağım ben Beril." feryadım Beril'i de ağlatırken o saçlarımı öpüp teselli sözcükleri fısıldamaktan başka bir şey yapamıyordu, tıpkı benim ağlamaktan başka bir şey yapamadığım gibi.