İnsanlar mutluluğu iki şekilde görüyorlardı.Aşk,para. o… Hazal,mutluluğu tatmayan biriydi.Ona göre aşk,en büyük mutluluktu belki de..Ancak daha önce hiç aşık olmamıştı. Ulaş’a göre ne para ne de aşk bunların hepsi zaman kaybıydı.O sadece kendi hayatına bakan,kötü bir çocuktu.Mutluluğu o da tatmamıştı,aşkı da..
“Sen ve ben,baksana artık seni bir şey yerine koyuyorum.Bundan mutluluk duymalısın!” diye bağırdı birden Hazal.Onun bu neşeliliği Ulaş’ın elbette canını sıkmıştı.
Birden durup Hazal’ı ara sokaklardan birine çekti.Duvara yapıştırıp iki elini başının yanına koydu.Keskin keskin Hazal’a bakarken,gözlerinde ki öfkeyi Hazal’ın gözlerinden fark etti.
“N..ne yapıyorsun?” dedi birden Hazal.Gözlerini büyültmüştü ve ikide bir gözlerini kaçırıyordu.Ulaş bu söz üzerine derin nefes alıp,
“Sen ve ben diye bir şey yok.Olmayacak da,bunu aklından çıkar.” Dedi birden.Genç kızın gözleri dolacak gibi oldu ama sonradan toparladı kendini.Ağzını tam açacakken Ulaş konuşmaya başladı.
“İyi ki üzmüşler seni.İyi ki acıtmışlar canını.Ve iyi ki bugün olman gereken kişi olmuşsun.Şimdi,neye üzülüp neye üzülmeyeceğini;kime değer verip kime değer vermeyeceğini,kiminle yakın kiminle uzak olacağını biliyorsun.Bundan daha güzeli var mı? Bence yok.” Genç kız,genç adamın bu konuşması üzerine gözlerini birden sabitledi genç adamın gözlerine.
“Peki neden sırf senin için acı çekiyorum? Aşk mı bu?” dedi dolu gözlerinle.Genç adam kafasını yere eğdi ve ardından derin bir nefes aldı.Kafasını yukarı kaldırıp genç kızın pürüzsüz yüzünde ki iki göz yaşı damlalarına baktı.
“Aşk değil..Aşktan ötesi.”
Babası tarafından mafyaya satılan genç ve güzeller güzeli bir kız. Kızı satın alan yeraltının en güçlü mafyalarından biri bu genç ve güzel kıza aşık olur ama kız ondan nefret eder