Yılların yalnızlığına mahkûm olmuş, tuhaf ve renkli kişilikli bir gencin aşk ve bağımsızlık hikayesi...
Soft bir yüz, kumral sarı saçlar, bal rengi gözler ve tuhaf renkli giysiler. Eski nostaljik filmlerden fırlamış aktör temsili bir görünüş. Kitaplar, müzikler ve hayatının merkezinde olan, "Şiirler."
Şuana kadar kafanızda karakterize edilmiş bütün erkek görünümlerini unutun. Bir de onunla tanışın. Entelektüel yapısıyla hayata bambaşka bir çerçeveden bakan, Ateş Yiğithanlı; Karmaşık ve renkli bir kişiliğin yansıması gibi adeta bir boya setine benziyordu. Her bir renk onun bambaşka bir yönünün keşfi iken, ya hepsi birbirine karıştıysa? Ortaya çıkan kalabalık görünümle baş başa kalmaya hazır mıyız?
"Eğer farklıysan, yalnızlığa mahkûm oluyorsun. Yalnız olana da acımasız davranıyorlar..."
-Aldous Huxley
Siz: Sırf beraber çalıştığımız için bana böyle davranmanıza izin veremem, İlker Bey?
İlker bey: Davranışlarımın sebebi sadece beraber çalışmamız değil Başak hanım.
Siz: Peki ya ne?
Siz: Ne bu haddinizi aşmalarınız?
Siz: Sabrımı zorlamalarınız.
İlker bey: Aklımı sikip attığın için bunların cevapları bende de yok. Buna aşk diyorlar ama çok saçma.
İlker bey: Hiçbir insan, bir insanın iradesini bu kadar sikemez.