"Yara bantları ile dolu parmak uçlarımı biraz daha gezdiriyorum el bileklerinde. Yarısı çıkmış oje ile dolu tırnaklarım, Tanrının siyah balçığa batırılmış fırçası ile sanat eserine çevirdiği sert tenine değdiğinde, biraz daha yaklaşıyorum sanki kutsal ruhuna. Yaralı ve soğuktan mosmor olmuş dudaklarımı yaklaştırdım bileğine doğru. Sıcak nefesim hafifçe tenine değdiğinde, kalp atışının değişmediğine yemin edebilirdim. Sen her zaman böyleydin. Dünyanın sonu gelse bile bir sigara daha yakar, izlerdin. Dünyanın sonu gelse bile, sen bana gelmezdin." Kırılmış Ruhlarımızın Şerefine isimli ilk hikayedir* 111117*