Bir yerli efsanesine göre; Geceleyin, gölgeden daha karanlık bir varlık ormanda dolaşıyor ve köyün sınırlarına kadar geliyordu. Kimilerine göre bu varlık, insan kanı içerek yaşayan bir canavardı. Kimileri de, bu varlığın tek başına olmadığını, yanında dolaşan "gölgelerin pençesi" veyahut "karanlığın nefesi" ismi ile bilinen kendisi kadar siyah, tazı benzeri yaratıklar ile köye saldırdığını iddia ediyordu.
Hayat her ne kadar devam ediyor dense de, içlerindeki o endişe ve hayatta kalma içgüdüleri her zaman bir taraflarını kemiriyordu. İsmi zikredildiği vakit, bunu duyan kişilerin zihinlerinde hep en korkunç tasvirler canlandırmış. Birçokları, bu korkunç varlık söylentisinin gerçek olduğunu, köylerinin artık güvende olmadığını düşünüyorlardı...
Hayat, bu hikâyenin çıktığı yer olan, ancak şimdilerde ise içerisinde yaşayan insanlarla beraber yok olmasıyla bilinen Nilmas köyünde bitmiş, ancak aynı zamanda uzun zamanlardır insanların dilinde dönüp duran bu varlığın da yok olmasına sebep olacak bir intikam ateşinin doğumuna da ekilmesine vesile olmuştur, belki de?
(Tamamlandı)
26 yıl önce karışan hayatlar.
Ailesinin göz bebeği Naz ve ailesini kabul etmeyen Almiranın hikayesi.
Arslanların prenses kızı Naz aslında Biolojik kızları değilse neler olur?
Peki güçlü savcı Naz Arslan bu gerçeği kabul edecek mi?
Almiranın yıllar önce öğrendiği gerçek ortaya çıkmışdır.
Peki şimdi iki genç kız ne yapacak?
Naz canından çok sevdiği abilerinden ayrıla bilecek mi?
Böyle bir şeyi bu iki aileye kim yapmış ola bilir ki?
Tesadüf mü yoksa intikam oyunu mu?