"Her kimliğe doğuştan yazılı tek uğraşıdır yalnızlık." der şair. İnsanlar doğuştan, bir şekilde yalnızlığa mahkum edilmiştir. İnsanın içinde bir yerdedir yalnızlık. Bulunamaz çıkarılamaz. Peki tedavisi yok mu bu hastalığın? Yine aynı şair şöyle verir yalnızlığın reçetesini: "Tek çaresi aşktır bir yalnız yaşama sırasında nefes almanın. Aşk da zaten iki yalnızın ortak bir yalnızlıkta buluşmasıdır.Aşık olun!Gösterin birbirinize yalnızlıklarınızı." Şairin haklı olup olmadığını satırların arasında keşfetmeye çalışan, sımsıcak bir aşkın karanlık dünyada var olma çabasını anlatan bir hikaye "Dönüm Noktası". Hayatlarının ilk yıllarında yalnızlıkla burun buruna kalan iki çocuğun düştükleri korkunç dünyadaki mutluluk oyunu... Birbirine zıt iki karakterin üzerlerine deli gömleği gibi dolanmış yalnızlık ağından beraberce kurtulma çabası... Bu hastalığın tedavisinin aşk olup olmadığını sorgulayan acemice bir çırpınış... Kinler, öfkeler, korkular, zorluklar arasına gizlenmiş bir küçük umut parıltısı... Karanlık bir dünyada ışık arayışı... Acımasız rekabetin içinde sürüklenen bir küçük kalp çarpıntısı... Belki kaybolan hayatlara sessiz bir yakarış... Belki de gözden akan bir mutluluk gözyaşı... Mutlu son asla garanti değil. Çünkü bu gerçek hayatta yaşanması gereken bir masal... Ve gerçek hayattaki masalların mutlu son garantisi asla olmaz. Çünkü karşınıza devler, büyücüler, canavarlar gibi bariz kötüler çıkmaz. Karşınızdaki kötü bizzat hayatın kendisidir. Hele ki yaşadığınız hayat zifiri karanlıksa...
6 parts