"Gitme sana muhtacım, gözümde nursun, başımda tacım, muhtacım.
Beni öldür öyle git, yaşamak için senin sevgine muhtacım."
"Muhtacım" tek kelime ne de güzel anlatır insanın içini. Nasılda kalbini göğsünden söküp verir karşısındakinin ellerine. Nasılda emanet eder sorgusuzca kimsesizliğini.
Ruhunu parça parça eden onlarca kelime varken, tek bir kelimeye sığınmak. Gözlerinden akamayan damlaları çocukluğunda misafir etmek.
"Gitmesen..." öyle zor döküldü ki bu tek kelime dudaklarından, gururdan mı korkudan mı bilinmez. Adam arkası dönük öylece kaldı çıkmak üzere olduğu kapının önünde. Sanki kapının aralığından rüzgarlar çarptı bir anda loş odanın duvarlarına. Fırtınalar koptu, yer yerinden oynadı. Yavaşça döndü adam yüzünü genç kadına. Dağılmış kısa saçlarını, buğulanmış bal rengi gözlerini, uzun ince endamını izledi, nefes gibi içine çeke çeke. Asırlar sürercesine düşündü vereceği cevabı, gri bulutlar yüklendi mavi gözleri, hırçın denizler gibi dalgalandı, sonra dağılan bulutların ardından çıkan güneşin ışıklarını yansıttı kadınının solgun yüzüne. Eli kapının kolunu terk ederken usulca araladı dudaklarını.
"Sen istersen...gitmem."
Ben Dilda Mardinin en büyük aşiretin kızı Amed ağanın torunu Dijwar kalkanın kızıyım.
Babasının işkenceleriyle dedesinin hor görüşleriyle büyüyen Dildan Kalkan.
...
Baran Temizer koca Mardinin korktuğu konuşurken başını yere eğdiği yolda karşılaşan insanların yolunu değiştirdiği sert ifadesinden ödünç vermeyen acımasız merhamet duygusu olmayan insanların zalim dediği Baran ağa.
Elini serçe masaya vurdu.
"Ne demek berdel olur topunu siktiğimin piçi benim kardeşimi kaçırıyor ölüm karar verilmesi gerekirken ne demek berdel!"
"Karar verilmiştir."
Duygularıyla yere yığılan dilda kafasını eleri arasında aldı nasıl berdel olurdu hayalleri vardı önce babasından kurtulacak sonra okuyup avukat olucaktı nasıl yapardı nasıl Mardinin en zalim ağasıyla evlenirdi.
Baran ve Dilda
🖤
(Kurgu; yetişkin içerik bulundurur.)