Tick tock tick tock tick tock tick tock... Saatin ilerleme sesini mi duyuyorum yoksa kalp atışlarım mi emin değilim. Kendimi zamanın içinde sıkışmış gibi hissediyorum. Yine bir kâbus mu görüyorum bilmiyorum ama eğer vardıysak hemen uyanmak istiyorum. Bedenimin içine tıkılı kalmak istemiyorum. Oksijeni ciğerlerime çekmek ve kalbimin atışlarını duymak istiyorum. Abime va ablama sıkıca sarılıp sıcaklıklarını hissetmek istiyorum. Dünyayı özlüyorum... Doya doya havayı ciğerlerime doldurduğum zamanları özlüyorum. Sonbahar zamanları yere dökülen turuncu - sarı solmuş yaprakların üzerine basmayı, o hışırtı sesini duymayı istiyorum. Ama bir daha dünyaya gidemeyeceğim. O muhteşem deniz manzarasına bakıp tuzlu suyun kokusunun burnumun içini yakmasına izin vererek çekemeyeceğim. "Neden hala daha uyanmadı?" Ağlamaklı kadın sesi kulaklarımın içini doldururken gerçek mi yoksa hayal mi duyuyorum emin değilim. "Sanırım beyin hücreleri zarar görmüş. 18 yaşında daha bir çocukken ve gelişimini tamamlamamışken dondurulduğu için olabilir. Normalde bizim gibi 5 ay önce uyanması gerekiyordu." Sıcaklık... Bu soğuk kapsülün içinde yattığım süre boyunca hiç hissetmediğim şey. Sanırım uyanıyorum çünkü sıcaklığı iliklerime kadar hissediyorum. ? Bu Ben miyim cidden? Bir canavar gibi olan kişi ben miyim? Gözlerimi sımsıkı kapatıp görüntüden kurtulmaya çalıştım fakat imkansızdı çünkü görüntü beynimin içinde oynatılıyordu. "İşte sen busun Dea Tacita 800 yıldır uyuyan bizim yarattığımız canavar." Yayımlanma tarihi: 4 Nisan 2018