''Burada ne işin var Jungkook?''
Otel odamın kapısını yarım açmış olmama rağmen eliyle ittirerek odamın ortasına kadar ulaşmıştı. Üzerimden düşmek üzere olan fermuarını yarıya kadar açabilmeyi başardığım elbisemin üzerinde gezinen gözleri, vücudumun her zerresini ezberlemekle meşgulken yutkunmamak için kendimle savaş veriyor, yüzümün kızarmaması için tanrıya dua ediyordum.
''Sana diyorum Jungkook! Lütfen odamdan çık biri görecek.''
Vücudumda gezdirdiği gözlerini, gözlerime sabitleyince yutkunmamak için verdiğim savaşı bedenim kazanmış, sertçe yutkunup derince bir nefes almıştım. Ne zaman yalnız kalsak bedenim benden bağımsız hareket ediyordu. Göz temasını bozmadan yanıma geldiğinde omzumdan düşmek üzere olan elbiseye narince parmağını takıp konuşmaya başladığında alkol kokan nefesi yüzümü yalamıştı.
"Aurora, üzerindeki elbise vücudundan kayıp gitmek için can atıyor. Ve ben de çıplak vücudunda parmak uçlarımı gezdirmek için can atıyorum."
Smut olacaktır. Rahatsız olan okumasın.