Gözlerimi açtığımda kendimi tek kişilik, klasik bir hastane odasında buldum.İşin hazin tarafı beni buraya getiren olaylar silsilesini zerre hatırlamıyordum.Hatıralarımın bu denli deforme olmuş olmasına anlam veremez bir halde,etrafımı incelemeye koyuldum.Zihnim, ilkel bir dürtüyle beni buraya getirenin ne olduğunu teyahül edebilecek ipin ucunu arıyordu.Beyaz duvarlı,küçük bir odaydı burası,yanımdaki komodinin üzerinde hiçbir şey yoktu.Diğer yanımda işlevine anlam veremediğim cihazlar ötüp duruyordu.Hatta giderek sinir bozucu hale gelmeye başlamıştı bu senkron sesler.Beynimin içinde dalga dalga yayılıyordu.Sağ tarafımda pencere vardı.Ardına kadar açılmış,güzel bir günün aksini odama dolduruyordu.Güneşe bakarak saatin kaç olduğunu tahmin etmek istedim birden.Sahi hangi yöndeydik? Ya sabahın 11 - 12 'si ya da öğleden sonra 2 - 3 gibiydi saat.Yer yüzünü göremiyordum,kim bilir ne kadar yüksekteydik.
Odamın karşısında küçük ekran bir televizyon vardı.Bir kez açılmamış kadar yeni görünüyordu.İçimden bir iğrenti koptu.Galiba televizyon izlemeyi zerre sevmiyordum.
Sol tarafımda bu odadaki her şey gibi yepyeni bir tekli koltuk bana doğru çevrilmiş duruyordu.Belli ki birisi başımda beklemişti.Sahi,benim başımda kim bekleyebilirdi? Bir ailem var mıydı? En önemlisi, adım neydi benim?