Bohcasında neyin olduğunun ne önemi vardı ki, tozdan renk değiştiren ayakkabıları anlatıyordu geçtiği tum yolları... Konya nın başak mevsiminde rüzgara karışıyordu yemenisi ama farkında değildi en güzel pozu verdiğinden... nereden geliyor olmalıydı ki, zira yüzündeki çatlak mevsimler yağmura hasret gibi kayıyordu gözlerinin altından. Bir aşk taşıdığını ellerinden akan belli belirsiz ter ele veriyordu, kimsesi yokmuydu ki, başı dik durmaya çalışırken üzerindeki yalnızlık büküyordu belini çok belliydi... En çok belledigi şiiri bekliyorduk dilinden ama o susmayi bile bekletmisti dilinin ardındaki edebi yalnızlıkta... Duruşunda bir bedevilik vardı ve hiç birimize dokunmadan boş bırakıp gitti sayfayı, bizler yazılmayi bekliyorduk oysa, nede olsa burası unutulmuş ikinci sınıf bir kütüphaneydi bizler ise ihanete uğramış kelimer topluluğu...
ysfkcc