İnsan, her ne kadar muazzam bir düşünme kabiliyetine sahip olsa da onun bu gücü Yaratıcı'nın yarattıklarının ötesine geçemez. Yani insan bir şeyi hayal etti ise eğer, o muhakkak bir yerlerde vardır, ya da zamanın herhangi bir diliminde vardı. Aksi halde bu, bizi yaratan kişinin gücünü küçümsemek olmaz mı? İmkansızın varlığını savunmak her şeye kadir olduğuna inandığın o güce küfretmek olmaz mı? O halde bırakın, düşünceleriniz var olsun. İnsanoğlunun varlığının Dünyadan çok öncesine dayandığını düşünün. İnsanların bir mecburiyet yüzünden Dünya'ya yerleştiğini. Buraya yerleşirlerken de artlarında bir tarih bıraktığını. O dünyanın ise ister mitolojide, ister bilim kurguda ve yahut isterse de fantastik hikayelerde sözü edilen hemen hemen bütün yaratıklara, bütün olaylara ev sahipliği yaptığını düşünün. Zaman sonra günümüzde, o tarihin bulunması ile insanlık faili meçhul tarihini öğrenir. Ait oldukları yere gitmek için bir takım çalışmalarda bulunur. Fakat, bu durumdan hoşnutsuz olan insanlar da vardır. Fakirleri, zayıfları ezerek güçlendikleri kurulu düzenlerinin bozulmasını istemeyenler bu çalışmalara engel olur. Her şeye rağmen bir çocuk, saklı tarihte de adı geçen bir çocuk, beraberinde bir görev ile gönderilir. Lakin çocuk dönüşüm sırasında kendine ait bütün geçmişini unutur. Yine de hiçbir şey bu kadar kolay değildir, olamaz da. Çünkü bu gezegende bir de bir kehanet vardır. Herkesin bildiği, herkesin inandığı. Herkesin korktuğu. 'Bu dünya dışından gelecek bir çocuk tüm gezegeni yıkıma sürükleyecek işler yapacak.'
15 parts