O, tam anlamıyla bir Mars Kızı'ydı. Çılgın, sinirli, enerjik...
Ah, bir de biraz talihsiz.
Tüm bu talihsizliğine rağmen şans ya da tesadüf kelimeleriyle tanımlanan o olaylara inansa da hayallerinin ülkesine yapılan gezinin üstüne üstlük gezideki grunda yıllardır gizliye takip ettiği Boran Ege'yle olacağı pek de tesadüf gibi gelmiyordu.
Bütün bunları ayarlayanın "cici annesi" olduğu apaçık ortada değil mi?
Bu gezi hayatının, geleceğinin şekillenmesindeki en yardımcı araç olabilirdi. Belki son senesinden sonra orada okuyabilir, orada hayalindeki işi yapma şansını elde edebilirdi.
Tabii, küçük kırmızı gezegen olarak her şeyi mahvedip evrenin bütün dengelerini değiştirmeseydi.