" Sana bir sır vereyim mi? " diye sordum parmaklarımla kırışmış alnına vururken. Yaptığıma hiçbir karşılık vermeden deli gibi boş boş gülümseyen suratına baktım. " Vermezsen şerefsizsin. " Güldüm öylece. Umursamazlığı ile bozuk ağzına kötü söz söyleyemiyordum. " Ben kendimi hiç sevmiyorum. " " Bende. " Ne diyeceğimi düşünmeye üşendiğimden dik duramayan oturuşunu takıntıma rağmen görmezden gelip, omzuna kafamı yasladım. " Aynen. " " Ben de sana bir sır vereyim mi? " " Vermezsen güzelsin, " deyiverdim sırıtarak. Kısık kıkırtısına bakmama izin vermeden kafasıyla omzuna yasladığım başımı sıkıştırdı. " Ben seni severim. " Tükenmişlik sendromuna giren iki deliydik biz. O benim tükenmiş doktorumdu, ben ise onun tükenmiş hastası...