Ah! aralık sonu,
düş karışıklığı,
ruh yorğunluğu,
hüzün soğuğu,
kar tanesi ömrüm,
eriyip giden zamanım,
damla damla olup,
nehirleşşen gönlüm,
güneşte nasibini almamış bir şehirde,
yol üstünde,
gelip gidenin olmadığı asırlık bir evde,
gittikçe yalnızlığı büyüyen odam,
sırdaşım yastığım, duvarım
bin dille gördüğüm rüyalarım,
olmayan alfayle yazılmış kitaplarım,
çoğu anlaşır ötesi firavunun kitabı,
daha adını bilemediklerim..
esmer tenli kağıdım nöbet tutar başımda,
sorgusuz infaz eden kaleme baş kaldır,
lambam,kırılmış kalemin eteginde aramaz adaleti,
masam dağınık,
düşüncelerim oynar beynimde,
tavanda issli bututlar yoğunlaşırken,
göğü toplar pencerem,
hayal bahçemde solgun simalar belirginleşirken,
serçe yürekli güvercinler konar pencereme,
bin yıllık bir özlemle bakarlar gözlerime,
kimi daha yavru
ve kanadından vurulmuş,
kimi yetim,
kimi öksüz bırakılmış öz yurdundan,
kışın en çılgın aralık ayında,
çoğu baharı görmeleri uğruna,
yolda kirli tuzakta
ve puslu bir havada,
feda etmiş canlarını yavruları uğruna..
Erdal TAPAN