Ölümsüz bir ruh, bir beden canını verecek kadar deli. Sevgisi, kendini öldürecek kadar saf intihara meyilli vicdanı kendi iradesini bile kontrol edemiyor. Delicesine bilmek, delicesine içmek. Bir dal sigara daha çıkarıp hayatı zindan etmek. Her çekişte belirginleşen elmacık kemikleri en güzel gülümsemeyle daha hoştu. Ama her şey onu yanıltmıştı, ölümsüz ruh ızdırap çekercesine çırpınıyordu. Kendisi de istiyordu artık ölümü. Elinde sallanan bardak bir sarsıntı ile paramparça olurken yüreği yalnızca bir kelimede eziliyordu.
Zamanı gelmişti artık,
ölüm hiç ummadık anda onu çağırmıştı
Sessizce göğe yükselen nidalarının arasında ruhundan binlerce siyah kelebek yükseldi. Özgürlüklerini geri kazanmış gibi, havada süzülmeleri yavaş yavaş ruhuyla beraber siyahlaşan kanatları renklendi. İstemsizce bir tebessüm belirdi yüzünde. Dudakları kısık bir nefesi daha bıraktı. Kaburgaları işleyen karmaşık duygularını yavaşça belirginleştirdi. Kaburgalar en çok acıyla daralmıştı. İşte yine nefesinin kesildiği yerde yine onu körüklemişlerdi
"Kalbim aklındaki kadar geniş değil, sadece, bir kişilik yer var."
i wanna li-li-li-lick you from your heaf tou your toes
and I wanna move form the bed down to the, down to the, to the flo'
But I gonna kn-kn-kn-know what-what's your fan-ta-ta-sy?