Elindeki boş viski şişesini duvara fırlatıp en az kalbi kadar olan parçalanışını izledi. Ani bir şekilde beynine hücum eden öfkeyle masanın üzerinde duran silahını alıp evinin yanındaki uçuruma indi. Önünde iki seçenek vardı. Ya silahı kafasına dayayıp tetiği çekecekti ya da aşağıda onu beklercesine hışımla kayalara çarpan denize kendisini bırakacaktı. Hangisi daha çok acı çekmesini sağlayacaksa onu seçecekti. Silahından çıkan mermi onu saniyeler içinde öldürür ve acı çekmesine zaman bırakmazdı. Birkaç adımda ulaşabileceği deniz daha çok cazip gelmişti. Bir adım attı ve bir adım daha. Kendini sonsuzluğun kollarına bırakmasına bir adım kala duyduğu ses onu durdurdu. Ait olduğu karanlıktan çıkabileceğini düşünmüyordu. Ama o bu karanlığının içinde onun tek ışığı olmuştu. Başarabilir miydi? Simsiyaha boyanmışken,karanlığın en dibindeyken tekrar hayata dönebilir miydi? "Ben yanında olacağım söz!" İçinden geçenleri yine duymuştu. Yavaşca başını ona çevirdi. Aralarında bir adım vardı. "Git burdan!" bağırışı yankılanırken kendini geriye doğru bıraktı. Ölmeden önce onu son kez görmüş olmanın kalbinde hissettirdiği huzurlu bir duyguyla gözlerini kapattı. Kollarını sarıp onu çeken güçle yere düştü. Gözleri şaşkınlıkla açılırken karşısında onun sinirli ve korku dolu yüzü belirdi. Hak etmediği bir hayatı yaşamaktan yine mi kurtulamamıştı?All Rights Reserved
1 part