Özlüyorsun değil mi?
Canın yanıyor, uykuların kaçıyor, giden gidiyor da senin hayatın düştüğü yerde darmadağınık kalıyor.
Istesen de toplayamıyorsun, gücü yetmiyor yüreğinin. Odaklanamıyorsun kendine, boş boş etrafa bakarken yakalıyorsun çoğu zaman gözlerini. Bazen onun sesi yankılanır gibi geliyor kulağına. O an bir aceleyle kendine geliyorsun da nefes nefese, sonra bir daha düşüyorsun aynı yerden, bin parçaya daha bölünüyorsun işte.
Peki işin daha kötüsü ne biliyor musun? Senin onun yüzünden yetişemediğin bu hayat onda gayet yolunda gidiyor. Önemsiz bir çizikmişcesine bahsediyor senin yoğun bakımda yaşam mücadelesi verdiğin bu yaralarından. Sen gülmeyi unutmuşken, onun gözlerinin içinde kahkahalar atılıyor.
Şimdi bunları okurken kızıyorsun bana değil mi? O yapmaz diyorsun, o öyle biri değil. O böyle olsun istemezdi, o beni üzmezdi. Kıyamazdı diye geçiriyorsun içinden.
Haklısın...
Gerçekten seven insana nasıl anlatılır ki gerçekler.
Ama en azından şunu bil, sana aşk diye bu acıyı bağışlayanlar, bu acıları solumadan son nefeslerini veremeyecekler.
Konu:
Bir hemşire işine yine her zamanki gibi geç kalır ve patronu onu işten kovar, hemşirenin Nehir diye bir arkadaşı vardır ve ona iş ilanı verebileceğini söyler. Hemşire eve geri döndüğünde akşama kadar iş arar fakat bulamaz, bu yüzden de arkadaşı Nehirin dediği gibi iş ilanı verir...
İşte her şey o ilana cevap geldikten sonra başlar.