Karanlık bir toprağın içinde gömülüydü hislerim. Kendimi bildim bileli ruhsuzdum. Tepki veremiyordum. Üzüntü ve sevinci birbirinden ayırt edemiyordum. Zihnim yaşadığım ağır olaylar yüzünden herhangi bir duygu yönlendirmesi yapamıyordu. Kalbim vücudumdaki kanser gibiydi. O da zihnimle uyum içerisinde ilerliyordu.
Ruhum harabeydi. Zihnimin sokakları bomboştu. Geleceğim geçmişim yüzünden kararıyordu. Ardıma bakmak istemesemde bir şekilde yansıyordu. Yaşamak istemediğim şeyleri yaşıyordum.
Ailevi olaylar bir yana kendi hayatımda da hiçbir şey yolunda gitmiyordu. Ama bunun sebebini yavaş yavaş çözmeye başladım. Buldumda.
Acıma, utanma, ümit, minnet, pişmanlık, sevgi ve en önemlisi aşk...
Bu duygular benim geçmişimi bitirmişti işte. Eğer bu duygular olmasaydı belki... Belki mutlu olabilirdim. Kimseye boyun eğmezdim. Hiç kimseye ihtiyaç duymazdım.
Bundan sonra istesemde hiçbirini yaşayamam zaten. Duygu kavramım kalbimde söndü.
Ben Esila Kankılıç. Kendime söz veriyorum ki hiç kimseye umut bağlamayacağıma, hiç kimseye acımayacağıma, yaptığım şeylere pişmanlık duymayacağıma ve güvenmeyeceğime yemin ediyorum...
"bizimle geleceksin!" Dedi biyolojik babam
"Gelmeyeceğim!" Dedim inatçı olduğumu belli ederek.
"Benim sabrımı zorlama geleceksin dediysem geleceksin!!" Oda inatçı olduğunu belirterek söylemişti
......
"SIKTIR GIT EVIMIZDEN!!" Demişti öz ve öz abim...
Kendimi çok yanlız hissediyordum...