Ne kadar yanılmıştım, ne kadar yanıltıcıydı her şey. Tüm insanlıkta bir virüs vardı, salgın gibiydi, doğru dürüst düşüncelerden, anlamlı hislerden uzaktı herkes. Paraydı insanları ayakta tutan, belli statülere sahip olmaktı önemli olan, sosyal medyada ne kadar beğenildiğin, izlenildiğindi seni sen yapan şey. Sigara içmek büyümekti. Siyah giyinip vücudunu yazılarla, resimlerle kaplamaktı havalı olmanın ilk kuralı. Rock dinlemeden genç olunmazdı, ünlü yazarları, klasikleri okumak elit olmaktı. Dalga geçmek statü kazanmaktı. Her yerde , her şeyde bir etiketleme çabası sarmıştı ruhumuzu, bu etiketlere girebilmek adına her zevkimizi, her istediğimizi değiştiriyorduk. İstediğim müziği dinleyemeyeceksem genç olmanın anlamı neydi? İstediğim rengi giyemeyeceksem, istediğim kitapları okuyamayacaksam ne içindi yaşamak?
Çok istediği bölümü kazanmak için çok çalışmış ve sınav sonucunun açıklanmasını büyük bir sabırsızlıkla bekleyen genç bir kız.
O çok beklediği sonucun açıklanacağı günün gecesi, sadece eğitim hayatını değil, tüm yaşamını etkileyecek olaydan bihaberdi.
⏳
"Ben seni tanımıyorum," dedim, soğukça.
"Tanıyacaksın," dedi, sakince. Konuşma tarzında beni rahatsız eden bir şey vardı. "Daha çok zamanımız var."