" Bu koca şato senin mi?!" dedi şaşkınlıkla. Yüzüne baktım. Güzel çehresine. Beyaz tenine, biçimli kaşlarına, ne ince ne de kalın olan dudaklarına ve düz burnuna. Sonra gözlerim elmacık kemiğindeki dövmeye takıldı. Bir süre oraya baktım. Sonra aklıma sorduğu soru geldi ve gözlerimi gözlerine çektim. Dudağımın kenarı kıvrıldı hafifçe.
" Sadece bu şato değil, görüp görebileceğin en büyük krallığa sahibim. Bırak bu uyduruk şatoyu, öyle evlerim var ki, içimdeki sen bile sığarsın oraya..."