Telefon çaldı
Kaldırdım kafamı , gözlüklerimi çıkardım. İşteydim ve aslında orada değildim.
Sanki aylardır uyuyorum - dum .
Her sabah kalktım , sade kahvemi içtim - hazırlandım - işe gittim -işten yürüyerek eve geldim - bir şeyler okudum ve uyudum..
Ve tekrar sabah kalktım.
Ne giydim , ne okudum , kimleri gördüm hatırlamıyorum. İnsan uykusunda tüm rüyalarını hatırlar mı ki?
Rüyaların içeriğini , dokunuşunu , renkleri hatırlar mı?
Ne kadar süredir uyuduğumu kestiremedim . Sadece neden uyuduğumu biliyordum.
Klasik .
-Aşk-
Belki de aşk olduğunu sandığım tutku . İnsan sevgisinden , aşkından vazgeçiyor da - acı çekiyorsun kendi çapında , görmüyorsun , ağlıyorsun bir süre sonra bitiyor gibi.
Peki tutkudan nasıl vazgeçeceksin.
-Tutku-
Tutulduğun, her nefesini bilmek öğrenmek istediğin. Hayran kaldığın ,
her kirpiğini ayrı ayır saydığın,
gülümserken dudağının kenarında büyüyen kıvrımı ezbere bildiğin ,
parmaklarının uzunluğuyla sana dokunuşunu hayal ettiğin ve arzuladığın.
Ve ben uykudaydım .
Etrafımda ne var ?
Kim konuşuyor benimle ?
Bilmiyorum. Aslında bilmeyi de hiç önemsemedim. Arkamdan herkes bana "dur " dedi.
Duymadım, duymazlıktan geldim . Duymamayı bir maharet saydım .
Ama duyamazdım ki.
Ben ona böylesine dayanamazken, aldığım nefesin nefesine karışmasını , salgıladığımız tüm tükürüklerin tek bir yerde toplanmasını isterken
Duyamazdım.