Narin ve usulca gözlerimden inen yaşları elimin tersiyle geriye atarken dudaklarımın titremesine engel olmak için dudaklarımı birbirine bastırdım. Gittikçe fazlalaşan göz yaşlarımı susturmak adına ağzımdan çıkan sayısız hıçkırıkları bastırdım. Ve dile getiremediğim çaresizliğimle birlikte içime attım. Bu da zamanla sessiz çığlıklara dönüşüyordu. Ya gün gelecek o sessiz çığlıklar ölceklerdi yada ben çığlıklarımla boğulacaktım. Ve garip olan şey... Ailemin sevgisizliğinden yakınıp üzülürken, Erkeklere ördüğüm duvarı kaldırır kaldırmaz başkasının gösterdiği sevgiye takıldım ama uzun sürmeden yere çakıldım. Bu iki duruma ve bahtsızlığıma ağlayıp sitem ederken , üzülmeme dayanamayan ve gülümsemem için elinden geleni yapan Ali için , yaşadığım zorlukların çığlıklarını sessizce içime attım. Benim icin üzülmesin diye sabretmeye ve gülümsemeye çalıştım. Halbuki en zor sessiz çığlıklar değil miydi ? Ali'im benim için üzülmesin diye dışarıya atmayıp içime attığım çığlıklar içimi kemirip ruhumu teslim alıyorlardı. Hayat gerçekten garipti...