DİKKAT: Bu hikaye kurgu değildir. Günümüzde yaşanmış 425 günü anlatmaktadır.
Merhaba; Ben Beril. Aslında şuan 38 yaşında olmam gerekiyor.
Bu hikayenin esas kızıyım. Şu an bu yazdıklarımı okuyorsanız; ben çoook uzaklardayım demektir. Buraya ne yazsam boş. Hislerimi açıklayacak kadar çok kalamadım aranızda. Ama bilin ki ben çok sevdim; bilin ki ayrılmak istemedim, bilin ki ben hâlâ yaşıyorum ama bu beden de değil. Göğsümdeki ağrıya yenik düştüm. Teslim ettim ruhumu beklenen yere. Aşağıdaki bu şiir; beni ve yaşadıklarımı anlatacak size kıssadan hisse.
Seni saklayacağım inan
Yazdıklarımda, çizdiklerimde
Şarkılarımda, sözlerimde.
Sen kalacaksın kimse bilmeyecek
Ve kimseler görmeyecek seni,
Yaşayacaksın gözlerimde.
Sen göreceksin duyacaksın
Parıldayan bir sevi sıcaklığı,
Uyuyacak, uyanacaksın.
Bakacaksın, benzemiyor
Gelen günler geçenlere,
Dalacaksın.
Bir seviyi anlamak
Bir yaşam harcamaktır,
Harcayacaksın.
Seni yaşayacağım, anlatılmaz,
Yaşayacağım gözlerimde;
Gözlerimde saklayacağım.
Bir gün, tam anlatmaya...
Bakacaksın,
Gözlerimi kapayacağım...
Anlayacaksın.
(Özdemir Asaf)
Ares, sert ve soğuk bir gençtir. Elzem ise dilsiz ve içe dönük bir çocuktur. Sınıfa yeni katıldığında, Ares ona mesafeli yaklaşır, ancak Elzem'in naif ve sabırlı tavırları zamanla Ares'in kalbini yumuşatır. İki zıt karakter arasındaki bu ilişki, birbirlerini anlamaya ve içsel yaralarını iyileştirmeye yönelir. Ares, Elzem'in sessizliğinde kendi duygusal boşluklarıyla yüzleşirken, Elzem de Ares'in içindeki acıyı fark eder ve bir bağ kurarlar.