Aklıma gelmezdi hiç bunların olacağı. Hep sakin hayatımda babamın bulduğu bir gençle evleneceğimi hayal ederdim. Türkiye'deki apartman dairemizde çocuklarımızla beraber yaşayacağımız anlar geçerdi hep hayal dünyamda. Fakat aşk öyle bir yerde karşıma çıktı ki; ne ileriye adım atabildim, ne de geriye. Olduğum yerde kalakaldım. Her şey durdu, gözlerine odaklandım. 'Gel beni sev' diyordu gözleri. Ve beni harama çağırıyordu. 'Ben iyi biriyim' diyordu davranışları, fakat haram hareketlerden de vazgeçmiyordu. "Bak, ben içki de sigara da içmiyorum. Yani senin dinine göre büyük günah olan şeyleri yapmıyorum. Kumarı da sevmem. Hem kötü bir davranışım da yok, biliyorsun. Zaten sen de görüyorsun kimseyi incitmem ben. " "Ne yani noelde şarap içmiyor musun? Kutlamalarda şampanya patlatmıyor musun?" "Tabii ki onları yapıyorum. Ama demek istediğim, yani... Bağımlı değilim. Alkol bağımlısı değilim. " "Ama yine de içki içiyorsun. Daniel, ben müslümanım. Ve ben müslüman olmayan biriyle beraber olamam." "Ben her şeyi göze almaya hazırım. Senin için ailemi bile karşıma aldım. Neden beni yarı yolda bırakıyorsun? Hadi, tut elimi. Her şeyi geride bırakıp geleceğimizi kuralım. Beni sevdiğini biliyorum, gözlerinden anlıyorum bunu. Hadi, tut elimi ve gidelim." Evet, seni seviyorum Daniel. Ve seninle gitmek istiyorum. Ben Daniel'in gözlerine bakarken elim benden bağımsız bir şekilde havalanmış, Daniel'in eline gidiyordu. Ve ağzımdan fısıltı halinde tek şey çıktı. "Seni seviyorum Daniel."