Ufaksındır daha,aklın ermiyordur çoğu şeye. Baban seni ilk defa balık tutmaya götürecektir. Çocuksu bir heyecan yaşarsın. O ermeyen aklınla sevinirsin buna. Hevesle gidersin. Atarsın oltanı denize beklersin. İlk defa deniyorsun ya bilmezsin tabi şans işi olduğunu. Hemen oltaya gelecek zannedersin. Beklersin,beklersin,beklersin... Yok etmek istemezsin içindeki umudu. Bir umut cümlesi beklersin babanın ağzından. Gelecek bekle sabret demesini. Sabredersin de Ama gücün tükenir bir süre sonra. O küçük bedenin yorgun düşer,adım atacak halin kalmaz. Tam o sırada bir balık takılır oltaya heyecanlanırsın yeniden belkide ilk başarın olacaktır. Hemen çekmek istersin balığı. Fakat o kadar yorulmuşsundur ki gücün yetmez çekmeye. Yine de son gücünle gayret edersin o kadar saat bekledin çünkü. Tam alacak gibi olursun düğüm olur oltanın ucu. Dolu gözlerle bakarsın babana. İlk hayal kırıklığındır belkide. Ben sana karşı olan duygularımı buna benzetiyorum. Çocuksu bir heyecanla geldim sana. Bir çocuğun ilk balık tutmaya gitmesi gibi,ilk lunaparka gitmesi gibi ilk karnesini alması gibi çok büyük bir sevinçle geldim ben sana. İlkti. Aklım ermiyordu böyle şeye,kolay sandım. Balık aslında sende kalan yüreğimdi benim. Çekmeye çalıştım. Fakat ilk defa itaat etmedi beynime. Çok derinlerdeydi. Kaç kere uzandım almak istedim lakin gelmedi. Sonra teselli bulmak istedim sağdan soldan. O kadar yoruldum,o kadar güçsüzleştim ki . Oltanın ucu gibi duygularım,yüreğim gittikçe düğüm oldu sende. O küçük çocuk gibi doldu yine gözlerim. Tahminen yüreğimi ne zaman verirsin bana? Çünkü vermezsen o çocuk eve gidene kadar dayanamayacak yorgunluktan. Şimdi yalvarıyorum sana. Bir mahkumun azad edilmesi için hakimin ayaklarına kapanması gibi kapanıyorum ayaklarına. Mahkumunum ben senin. Azad etmek istiyorum senden. Ne olur izin ver buna. Zira daha fazla dayanacak gücüm kalmadı