Tırnaklarıyla yüzünde küçük çizikler oluştururken mavi gözlerinden akan kan boynuna doğru ilerliyordu. Sigarası kül tablasında bitmek üzere olsa da söndürmek için bir hareket yapmıyordu. Duyduğu bağrışlar, heyecanlı tonlar titremesine neden oluyordu. Telefonunda çalan şarkıya eşlik ederken dumanlı başı yüzünden gülüyordu. Daha fazla gürültü vardı, hiç insan yoktu. "Evvel zaman içinde uzak bir diyarda..." dedi kısık sesiyle şarkıyla birlikte. Şimdi elleri ceketinin cebinde başka bir dal bulmak umuduyla yatağına doğru ilerlemişti. "...Küçük bir oğlan yaşarmış ve her gün ağlarmış..." sigarasını yaktığında bu sefer sadece söylemiyor dansta ediyordu. Ardına kadar açık kapının girişinde dikilen beyaz saçlı genç gördükleriyle korkuyla hıçkırdı. Oda artık kıpkırmızıydı. Adamın sesini duymuyor ya da dansını izlemiyordu. Saçlarına geçen kırmızı parmaklarla titremesi geçerken arkaya doğru çekilen kafasıyla sendeledi. O gözlerde gördüğü deliliğin parıltıları yumruklarını sıkmasına neden olmuştu. Deli adam dudaklarının arasındaki sigarayı alıp beyaz saçlının tam elmacık kemiğinde söndürürken "Sahte ikiyüzlüsün, lanet olsun." Diye devam etti şarkısına. "Herkesin kafası güzel! Niye benim de olmuyor?" Bu durum neredeyse komikti, tabi ki yanağının acısını ve odadaki yatağın üzerinde yatan üç kadın cesedini yok sayarsa. Şarkı; MISSIO - Everybody Gets HighAll Rights Reserved
1 part