Ben ondan nasıl ayrı kalacaktım?
Üstelik ne kadar süre olduğu bile belli değilken.
"Şş, niye doldurdun gözlerini bakayım?" diyene kadar ağlamaya başladığımın bile farkında değildim. Kendimi tutamıyordum, elimde değildi.
"Az önce ne konuştuk Derin?"
"Senden ayrılmak istemiyorum." dedim. Şimdi onu daha iyi anlıyordum. Her ne kadar gerekli olan bu olsa da zordu.
"Ayrılmayacağız." dedi kesin bir sesle. "Daha demin sen kendin demedin mi bunu? Seni asla bırakmayacağım, tamam mı?" Yüzümdeki bir elini aşağı indirdi ve sağ elimi sıkıca tuttu. "Ben hayatta olduğum sürece bu eli asla bırakmayacağım. Şu güzelim gözlerini izlemekten mahrum kalmayacağım. Şu nefesini hep yüzümde hissedeceğim, duyuyor musun beni?" Dudaklarını alnıma bastırdı, bense onu onaylıyordum. "Derin, senden asla vazgeçmeyeceğim."
İçimde tutmadım, tutamadım. "Seni seviyorum."
Gülümsedi. "Sana aşığım."
Bir kaldırımın köşesinde buldum hayalimi.
Gözlerimi kapattım, bıraktım avucuna kalbimi.
Dedi ki, sonuna kadar tutacak mısın elimi?
İçimden cevapladım, birlikte tırmanacağız tüm merdivenleri.
Mumlar üfledim, dilekler diledim.
Kayan her yıldızda adını sayıkladı dilim.
Ve o bana doğru tek bir adım geldiğinde
Ben hiç gitmesin diye bütün yolları denedim.
🏀
"Doruk?" dedim heyecanla. Bakışları yüzümde oyalanmaya devam ettikçe duramadım yerimde. Bir şey söyleyecekti. Bir şey söylemek için buradaydı. "Kaptın mı formayı?"
"Feza," dedi ve seri adımlarla ona doğru ilerlediğim sırada o da birkaç adım yaklaştı bana. Sadece ismimi söylemişti ama heyecanını yansıtması için bu yeterliydi. Devam etmesini beklerken kalbim yerinden çıkacak gibiydi. "Kaptık formayı."